İzmir’in kuzeyinde yer alan Bergama, binlerce yıllık geçmişiyle tarihte birçok medeniyetin kesişim noktalarından birisi oldu. Antik çağlardan Osmanlı dönemine kadar birçok kültürel ve ekonomik gelişmeye sahne olan ilçe, bugün UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alarak tarihi mirasını korumayı sürdürüyor. Bergama’nın bilinen tarihi, M.Ö. 3000’lere kadar uzansa da asıl yükselişi, Büyük İskender'in ölümünün ardından generallerinden Lysimachos’un hazinesini burada saklamasıyla başladı. M.Ö. 282 yılında Attalos Hanedanı tarafından yönetilmeye başlanan kent, kısa sürede Pergamon Krallığı’nın başkenti haline geldi. Özellikle II. Eumenes döneminde büyük bir bilim, sanat ve kültür merkezi haline gelen Bergama, devasa kütüphanesiyle dönemin en önemli bilgi merkezlerinden biri oldu. Rivayete göre, Mısır Krallığı, İskenderiye Kütüphanesi'ne rakip olmaması için Bergama’ya papirüs ihracını yasaklayınca, burada parşömen kağıdı icat edildi ve yazılı kültür hızla gelişti. Tıp alanında da önemli bir merkez haline gelen Bergama, dönemin en büyük sağlık merkezlerinden biri olan Asklepion ile hastalara şifa dağıttı. Burada su terapileri, bitkisel ilaçlar ve telkin yöntemleriyle tedavi uygulandı.
Bergama Akropol 1960

Bergama Krallığı, M.Ö. 133 yılında vasiyet yoluyla Roma İmparatorluğu'na bırakıldı ve Roma'nın Asya Eyaleti’nin başkenti oldu. Roma döneminde şehir, büyük tapınakları, ihtişamlı tiyatroları ve anıtsal yapılarıyla daha da gelişti. Bu dönemde inşa edilen Trajan Tapınağı, Zeus Sunağı ve tiyatro, Roma mimarisinin Bergama’daki izlerini oluşturdu. 10 bin kişilik kapasitesiyle dünyanın en dik antik tiyatrolarından biri olarak kabul edilen Bergama Tiyatrosu, kentin sanata verdiği önemi gözler önüne serdi. Roma İmparatorluğu'nun Hristiyanlığı kabul etmesiyle birlikte Bergama, erken dönem Hristiyanlık açısından da önemli bir merkez haline geldi. İncil’de adı geçen Yedi Kilise’den biri burada yer aldı. Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasının ardından Doğu Roma (Bizans) topraklarında kalan Bergama, bu dönemde dini ve askeri açıdan önemini sürdürdü. 7. ve 8. yüzyıllarda Arap akınları nedeniyle şehir büyük zarar gördü. 11. yüzyılda Anadolu Selçuklularının egemenliğine giren Bergama, bir süre Bizans ve Türkler arasında el değiştirdi. 14. yüzyılın başlarında Karesioğulları Beyliği’nin yönetimine geçen ilçe, Osmanlı’nın Anadolu’da güçlenmesiyle birlikte 1345 yılında Osmanlı topraklarına katıldı.
Bergama Akslepion 1960

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Bergama, tarım ve ticaretin önemli merkezlerinden biri haline geldi. Bu dönemde inşa edilen camiler, medreseler ve hanlar, şehrin mimari dokusuna Osmanlı izlerini ekledi. Bergama’nın en önemli Osmanlı eserleri arasında Ulu Cami, Kurşunlu Camii ve Tahtakale Hamamı yer alıyor. Ayrıca ilçede geleneksel Bergama halıları dokunarak hem Osmanlı saraylarına hem de yurtdışına ihraç edildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte İzmir’in bir ilçesi olan Bergama, özellikle arkeolojik mirasıyla ön plana çıkmaya devam etti. 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Bergama, bugün arkeolojik kazılar ve restorasyon çalışmalarıyla geçmişin izlerini koruyor. İlçedeki en önemli tarihi yapılar arasında Pergamon Antik Kenti, Asklepion, Kızıl Avlu (Serapis Tapınağı), Bergama Müzesi ve Osmanlı dönemi eserleri yer alıyor. 

PEKİ, BERGAMA İSMİ NEREDEN GELİYOR?
İzmir’in köklü geçmişe sahip ilçelerinden Bergama’nın adı, antik çağlardaki Pergamon kentinden geliyor. Binlerce yıl boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan bölgenin ismiyle ilgili çeşitli teoriler bulunuyor. Bazı araştırmalara göre, Pergamon adı Yunanca ‘Pyrgos’ (Πύργος) kelimesiyle bağlantılı. Pyrgos, Yunanca'da ‘kale’ veya ‘yüksek yer’ anlamına geliyor. Bergama’nın en eski yerleşim alanının yüksek bir akropolis üzerine kurulmuş olması, bu teoriyi destekliyor. Helenistik dönemde Pergamon Krallığı’nın başkenti olan kent, bu stratejik konumu sayesinde büyük bir güç haline gelmişti. Başka bir teoriye göre ise Pergamon ismi, Truva Savaşı ile bağlantılı. Efsaneye göre, Bergama'nın adını Truva Kralı Priamos’un torunlarından Pergamos adlı mitolojik bir kahraman verdi. Rivayete göre Pergamos, savaşçı bir prensti ve Truva Savaşı’ndan sonra Batı Anadolu’ya gelerek bu bölgeye kendi adını verdi. Bergama, Roma ve Bizans dönemlerinde de Pergamon olarak anılmaya devam etti. Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgeyi fethetmesiyle birlikte isim zamanla değişime uğradı. Osmanlı döneminde halk arasında ‘Bergama’ olarak anılmaya başlanan kentin adı, günümüze kadar bu şekilde ulaştı.
Akropol Ve Günümüz Bergaması Yılmaz Topçu 800X600

Muhabir: YUSUF ÖZTÜRK