20 milyonluk devasa bir kitleyi sefalet, yoksulluk, güvencesizlik dayatan mutabakatı kabul etmiyoruz. Kamu emekçilerinin ve emeklilerini daha da mağdur edecek yeni bir 'satış' sözleşmesine onay verilmemesi yönündeki uyarılarımız 'yetkili' konfederasyon tarafından yok sayılmıştır.
Biz her şeye rağmen sendika olmanın gereğini yerine getirmeye devam edeceğiz. Hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmekle görevli olduğumuz 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisinin sesi olmayı sürdüreceğiz' dedi
5,5 milyon kamu emekçisini ve emeklisi olarak ailelerimizi de kattığımızda 20 milyonluk geniş bir kitlenin geleceğini doğrudan ilgilendiren 'toplu sözleşme' görüşmeleri taraflar arasında varılan mutabakatla sona ermiştir.
5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi bir 'oldu bitti' durumu ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bu durum bile tek başına 5,5 milyon kamu emekçisine ve emekliye verilen değeri ortaya koymaktadır. Açıklanan mutabakat kamu emekçilerine, emeklilere verilen değeri gösteren bir belgedir.
Buna rağmen sanki büyük bir lütufmuş gibi, altışar aylık dönemlerde enflasyon farkının oluşması durumunda söz konusu farkın maaşlara yansıtılacağı ifade edilmiştir.
Öte yandan refah payı talebi yine görmezden gelinmiştir. Bunun yerine hali hazırda sadece sendika üyesi kamu emekçilerinin yararlandığı 3 ayda 135 TL tutarındaki toplu sözleşme ikramiyesi 235 TL artırılarak 3 ayda 400 TL'ye çıkarılmıştır.
Dolayısıyla toplu sözleşme ikramiyesinde artışın refah payı talebi ile kıyaslanması veya 'refah payı vermiyoruz ama toplu sözleşme ikramiyesini artırdık' denmesinin bir karşılığı yoktur.
Durum ortada olmasına rağmen 'çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz nutukları atılmıştır. Türkiye pandemi döneminde dünyada vatandaşlarına en az doğrudan yardım eden ülkelerin başında gelmesine rağmen, sefalet oranındaki artışlara gerekçe olarak pandemi harcamaları gösterilmesi de manidardır.
Tarım Orkam-Sen MYK Genel Örgütlenme Sekreteri Dostcan Şakar