CHP’nin ilçe kongreleri bitti. Ufukta il kongresi var. Oraya geleceğiz; ama önce bir hasar tespit raporu çıkartalım. İlçe kongrelerinden sonra ortaya çıkan tabloya göre, herkes kendi sınırları içinde kaldı. Belediye başkanları kendi ilçelerinde ellerini güçlendirdi, bir başka ilçede ise karşılık bulamadı. Muratpaşa’da Ümit Uysal’ın iyi anlaştığı Hasan Şahin, ciddi bir oy farkıyla güven tazeledi. Konyaaltı’nda da Semih Esen’in desteklediği Demet Meral Gündüz ipi göğüsledi. Yani her iki belediye başkanı da kendi ilçelerinde muktedir… Kepez kongresini de bir önceki dönem ilçe başkanı Önder Kurnaz’ın devamı olan Gökhan Ölmez kazandı. Muratpaşa Belediye Başkanı Uysal’ın desteklediği söylenen Zeki Doğan kaybetti. Bu durumda, Kepez’deki dinamikler, güç odakları, etkili çevreler son kongrede Uysal’la birlikte hareket etmedi diyebiliriz. Belediye başkanlarının yaptığı sınır ötesi operasyonlar işe yaramadı. Üstelik epeyce de zayiat var.

Parti tabanının ortak paydası yok

İl kongresine doğru gidilirken Z raporu böyle. Gazeteci Ebru Küçükaydın’dan öğrendiğimize göre, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da, mevcut il başkanı Nuri Cengiz’le devam edilmesinden yanaymış. Hatta çok başarılı buluyormuş Cengiz’i. “Nuri Cengiz’in herkesi kucaklayan tavrıyla, 19 ilçe kongremiz, parti tabanının sandıktaki tercihiyle ortaya çıktı” demiş mesela. Oysaki Nuri Cengiz, CHP’nin en büyük ilçesi, lokomotif örgütü olan Muratpaşa’nın kongresine gitmedi. İl Eğitim Sekreteri Kalan Karakuş’u gönderdi. Demek ki birleştirici bir irade filan ortada yok. Tam aksine CHP, çeşitli minyatür iktidarlara, güç odaklarına bölünmüş durumda. Bunlar da birbirlerini yiyip bitirmiş gibi görünüyor. Çünkü şu ana kadar Nuri Cengiz’in karşısına çıkacak bir il başkan adayı bulunamadı. Bu CHP’nin genetiğine aykırı bir durum... Deniz Baykal’ın dayatmalarına karşı bile her dönem en az bir aday çıkartan Antalya tabanı, şimdi kendinde öyle bir güç bulamıyor ya da birleşecek, ortak aday belirleyecek bir paydası kalmadı.

Örgüt mü, insan kaynakları ofisi mi?

Tabii böyle olunca da, Kılıçdaroğlu, “Nuri Cengiz’le devam” diyecek. Aksini söylemesi zaten beklenemez. Öncelikle ortada ikinci bir isim, alternatif bir aday yok. Ayrıca genel seçim sürecini birlikte yaşadılar, şimdi de su alan gemiyi kurtarmaya çalışıyorlar. “Bu gemi su alıyor, böyle giderse batacak” diye bağıran birileri var mı ortalıkta? Dümenci biraz mır mır ediyor, çarkçı başı homurdanıyor, güvertede volta atanlar var, fakat miçodan ses yok. Miço, elinde su kovası ve paspasla güvertenin bir köşesinde bekliyor. Elindeki kovayı kenara fırlatıp, “Ben bu oyunu bozarım” diyecek mi? Demez. Diyemez. Dedirtmezler. Çünkü oyunun ikinci perdesi, yani şu an oynanan senaryo, 28 Mayıs’ı 29 Mayıs’a bağlayan gece yazıldı: CHP’de ‘değişim’ yok, ‘yenilenme’ var. Yenilenme de ihtiyaca göre… ‘Yeni’ personel gerekiyorsa alalım; mevcut personel sadıksa, mırın kırın etmiyorsa, istenileni yapıyorsa, ellemeyelim. CHP genel merkezinin ‘yenilenme’ dediği aşağı yukarı böyle bir şey.

Boşu boşuna kavga edenlerin partisi

Peki, iş buraya çıkacaktıysa niye örgütleri birbirine düşürdünüz, üyeler birbiriyle kanlı-bıçaklı hale geldi? Niye milleti birbirine kırdırdınız? Sonuç itibarıyla tabanda biriken gaz alındı, üyeler birbirini yedi, selam-sabah bir süreliğine kesildi, niye savaştığını bile bilmediği bu mücadeleden galip ayrılanlar o gece rahat uyudu, kaybedenler şişenin dibine vurdu. Fakat elde var sıfır. Onca rüzgardan sonra mevcudun karşısına bir il başkan adayı bile çıkartılamıyor. Bir adım daha ileri gidip asıl soruyu soralım: Herhangi bir aday, genel merkeze doğru parmak sallayıp, “Ben bu seçim sonuçlarının hesabını soracağım” dedi mi? Demedi. Peki, diyemez miydi? Diyebilirdi tabii. Buna bir engel var mı? Görünürde yok. Aday gerçekten kendisinin ve tabanın iradesiyle çıkmış olsa, eser gürler. Esip gürleyen oldu mu? Olmadı. Bu durumda CHP tabanı da değişim değil, sadece yenilenme istiyor diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Çünkü bu kongreler CHP tabanının gerçek iradesinin yansıdığı yerler değil. Bir tür gölge oyunu oynanıyor. Tabanın asıl iradesini muhtemelen yerel seçim sandığında göreceğiz. Çünkü CHP içindeki yarışta bir ideolojik kopuş, süreci doğru okuyan bir bilinç, dipten gelen bir dalga, emekten yana bir rüzgar, tavanı sarsacak bir taban mücadelesi yok. Dostlar alışverişte görsün, herkes yerini bilsin minvali üzere bir yarış işte. Bu da demek oluyor ki, ideolojik gerekçelerle, gelecek kaygısıyla CHP’ye oy veren kitle, ‘bu aynı hamam, aynı tas’ siyasete yerel seçimlerde oy vermeyebilir.