EKONOMİ

Emeklilerden yeni adım

Emekliler yeni bir oluşum içerisine girdi. Topluca alınan kararlarda dikey yerine yatay demokrasi yöntemini benimseyerek emeklilerin sorunlarına çözüm arayışına yeni bir soluk getirmek istediklerini belirten Aktivist Avukat Ali Ersin Gür, bu yeni modelin emeklilerin sorunlarını daha etkili bir şekilde çözmek amacıyla oluşturulduğunu vurguladı

ANTALYA Ekspres Gazetesi'nden Güven güneş'in haberine göre, emeklilerin sorunları ve çözümlerine dair sendika içinde herkesin söz sahibi, fikrini söyleyebildiği, başkan, şef ve benzeri unvanların olmadığı bir sendika oluşturma gayreti içinde olduklarını belirten Aktivist Avukat Ali Ersin Gür, “Herkesin aktif bir biçimde sendika içinde faaliyette olduğu emekli meclisi, klasik alışagelmiş sisteme karşı kurulmuştur. Bu zamana kadar çözülemeyen emeklilerin sorunları için artık herkes mücadelenin içinde aktif bir biçimde yer alacak” ifadelerini kullandı. Gür sözlerine, “Emekli Meclisleri Sendikası’nın temel amacı, emeklilerin yaşadığı sorunları daha etkili bir şekilde gündeme getirerek çözüm yolları bulmaktır. Yatay demokrasi anlayışının benimsenmesiyle, sendika içinde hiyerarşik yapıların olmadığı, her üyenin eşit haklara sahip olduğu bir ortam oluşturulmuştur. Bu yeni sendika modeli, emeklilerin kendi sorunlarına çözüm bulma sürecine daha etkin bir şekilde dâhil olmalarını sağlayarak, geleneksel sendika anlayışından farklı bir yol izlemektedir. Emekli Meclisleri Sendikası’nın, emeklilerin hakları ve yaşam koşulları konusunda daha güçlü bir şekilde mücadele etmeyi hedeflemektedir” dedi.

Türkiye’de 28 yıldır devam eden bir sendikalaşma mücadelesi olduğuna dikkat çeken Aktivist Avukat Gür, “Ben yakın bir zamana kadar bu alanda faaliyet gösteren Türkiye Emekliler Derneği’nin varlığından haberdar değildim. Bu derneğin yaklaşık bir milyon üyesi var ve maaşlardan kesilen aidatlarla 60 milyon liraya yakın aylık gelire sahip bir dernek. Ekonomik olarak oldukça geniş imkânlara sahip olmalarına rağmen, henüz somut bir kazanım elde edilememiş.

Arkadaşlarımızın emeklerine saygısızlık yapmak istemem ama ortada bir sorun var. Ciddi bir emek sarf ediyorlar, ancak yöntemleri yanlış. İşte tam bu noktada, yaşanan krizin temsili demokrasinin krizi olduğu gerçeğinden yola çıkarak, bir çözüm üretmek ve bir yöntem bulmak gerekiyordu. Bu noktada, doğrudan demokrasiyi önerdik; yani kimsenin kimseyi temsil etmediği, herkesin kendi görüşünü söylediği ve herkesin düşündüğünü doğrudan muhatabına iletebileceği bir sistem.

Peki, doğrudan demokrasiyi nasıl uygulayacaktık? En uygun örgütlenme modeli olarak meclis örgütlenmesini seçtik. Eşitler arası ilişki, eşit özneler arası ilişki dedik. Türkiye’ye döndüğümüzde, var olan temsili demokrasiye dayanan tüm örgütlenmelerin (partiler, dernekler, sendikalar) dikey örgütlenmeler olduğunu gördük. Hepsi piramit şeklinde örgütlenmiş ve o örgütün tüm üyelerinin gözü piramidin tepesine tırmanmakta, ancak bu sırada sağınızdaki ve solunuzdaki insanların bedenlerine basarak ancak oraya ulaşabilirsiniz.

Bu durumu derneklerde, sendikalarda, partilerde ve delege savaşlarında gözlemledik; hepimiz bu durumu biliyoruz ve yaşıyoruz. O halde, delege sistemini kaldırmamız gerekiyor. Eşitler arası ilişki olacaksa, delege sistemi olmayan bir örgütlenme olmalı ve biz buna yatay örgütlenme modeli dedik” ifadelerine yer verdi.