Giresun, Anadolu’nun kuzeydoğusunda, yeşilin ve mavinin kucaklaştığı bir yer. Karadeniz’in incisi olarak anılan bu şehir, denize doğru uzanan bir yarımadanın üzerinde yükseliyor. Giresun Adası, denizin ortasında bir kolye gibi parlayarak şehrin güzelliğine güzellik katıyor ancak bu güzel yerin tarihine dair pek çok sır bulunuyor. Tarihçiler, M.Ö. 350 yıllarına kadar uzanan kaynaklarda Giresun’un ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu konusunda tartışmalar olduğunu kaydetmişlerdi. Coğrafyacı Strabon, buranın Farnakia adıyla bilinen eski bir yerleşim olduğunu söylemişti. Romalı yazar Arrien ise buranın Kerasus olarak bilindiğini ve Sinoplular tarafından kurulduğunu belirtmişti.

Tarih33

Giresun, tarih boyunca birçok medeniyetin etkisi altında kaldı. Hitit tabletlerinde, şehrin Azzi Bölgesi sınırları içinde yer aldığı anlaşıldı. Miletoslular, bölgeyi kolonileştirirken buranın zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürmeyi hedeflemişlerdi ama Roma döneminde, bu güzel topraklar üzerinde tam bir hakimiyet kurulamamıştı. Romalı komutan Lucullus, buradaki yabani kiraz ağaçlarını gördüğünde, bu ağaçların fidanlarını Roma’ya götürdü. Böylece Giresun, kirazın dünyaya yayıldığı yer olarak bilinir oldu. Zaman geçtikçe, Giresun Bizans’ın egemenliği altına girdi. Yunan medeniyetinin büyük bir hızla yayıldığı bu dönemde, yerel halk yavaş yavaş zayıfladı. Bizans İmparatorları, başka soydan gelen insanları asimile etmeye çalıştı ve ormanları kesip yollar açtı. 705 yılında ise Müslüman Arap orduları bölgeye gelerek İslamiyeti tanıtmaya başladı.

Tarih11

Daha sonra Selçuklular bölgeye hakim oldu. Selçukluların ardından, Moğollar bölgeyi ele geçirdi ve Giresun, Oğuzların Çepni boylarının yerleşim alanı haline geldi. Bayram Bey, bu toprakları kontrol altına aldı ve oğlu Hacı Emir Bey döneminde bölgeye ‘Bayramoğlu Beyliği’ denilmeye başlandı. Sonunda, 1397’de Emir Süleyman Bey Giresun’u tamamen ele geçirdi. Osmanlı İmparatorluğu 1461 yılında Trabzon İmparatorluğu’nu fethedince Giresun da Osmanlı topraklarına katıldı. 1500’lü yıllarda yapılan tahrir defterlerinde, Giresun’un özel bir yönetimle idare edildiği görülüyor. 1920’de Ordu, Tirebolu ve Görele kazalarıyla birleştirilerek Giresun Sancağı kuruldu ve 1923’te Cumhuriyet’in ilanıyla il statüsüne kavuştu. Giresun, tarih boyunca pek çok kültürü misafir ederken doğal güzellikleri ve tarım zenginliğiyle de tanınmış bir şehir haline geldi.

PEKİ, GİRESUN İSMİ NEREDEN GELİYOR?

Giresun'un isminin kökeniyle ilgili üç ilginç rivayet bulunuyor. İlk rivayet, şehrin adının ‘Kerasus’ kelimesinden geldiği yönünde. Bu efsaneye göre Giresun’un verimli topraklarında bolca yetişen kiraz ağaçları, bu ismin kaynağı oldu. İkinci rivayette ise Giresun’un denize doğru uzanan bir yarımada üzerine kurulu olmasından kaynaklandığı ileri sürülüyor. Bu yarımadanın şekli, bir boynuza benziyor. Bu nedenle, Yunancada ‘boynuz’ anlamına gelen ‘Keras’ kelimesinden türediği düşünülüyor. Üçüncü rivayet ise Giresun adının ünlü Romalı General Kerasus’a atfen verildiğini iddia ediyor. Bu General, Spartaküs isyanını bastıran önemli bir figürdü ve onun adı, zamanla bu güzel şehrin ismiyle bütünleşti. Her bir rivayet, Giresun’un zengin geçmişini ve kültürel derinliğini yansıtırken şehrin adının nasıl anlam kazandığını merak edenlere farklı bakış açıları sunuyor.

Tarih44

Muhabir: YUSUF ÖZTÜRK