ESKİDEN insanlar bugünkü gibi 'sevgilime ne hediye alayım' diye mağaza mağaza dolaşmazdı. Hatta o günlerde Antalya'da bir çiçekçi dükkânı bile yoktu. Herkes evinin bahçesindeki renk güller, menekşeler, küpe çiçekleri, sardunyalar, fuller yetiştirdiği için, her sevgili bahçelerinden kopardığı bir gül veya karanfil çiçeği ile sevgilisine koşardı. Hal böyle iken yaşanılan aşklarda doludizgin ve unutulmaz oldu. Antalya’da 1930’lu yılların ortalarında Nedret ile Kudret’in aşkı dilden dile dolandı ve günümüze kadar. Gelin o unutulmaz aşk hikâyesine birlikte göz atalım.

ANTALYA’NIN AŞIKLAR AĞACI

Antalya’nın Sivil Tarihçisi Hüseyin Çimrin’e göre, Antalya Karaalioğlu Parkı'nın batısında, kökü toprakta, gövdesi denize doğru uzanan bir çitlembik ağacı vardır. O günlerde Antalya'da, Aşıklar Ağacı'nı bilmeyen hemen hiç kimse yoktu. Sevgilisinden olumlu yanıt alamayan, kendini o ağacın yanından denize atarak intihar edeceği tehdidini savururdu. Bugün Antalya'ya 20-25 yıl öncesi yerleşmiş Antalyalılar pek bilmezler. Eskiden bu çitlembik ağacında, arkasına gurubu alarak yaslanmış vaziyette resim çektirmemiş bir Antalyalı hemen hemen hiç yoktur. Bu ağacı Antalyalılar 'Aşıklar Ağacı' olarak adlandırırlar. Yenikapılı Romanlar ise o ağaca 'Artiz Ağacı' derler. Çünkü o yıllarda bol bol müzikli şarkılı Hint filmleri seyreden Yenikapılı Roman sevgililer, bu ağacın etrafında o filmleri taklit ederek birbirlerine aşk şarkıları söylerlerdi.

aşıklar ağacı

NEDRET VE KUDRET’İN  KARŞILAŞMASI

Gelelim Nedret ile Kudretin öyküsüne. 1930'lu yılların ortalarında Antalya'da yaşanan Nedret ile Kudret'in aşk öyküsü, dilden dile aktarılarak günümüze kadar gelmiştir. O günleri yaşayanlar, sonu acıklı biten bu aşk öyküsünü şöyle anlatırlar: 1936-37 ders yılları. Kudret, Antalya 52. Alay'da askerlik görevini yedek subay olarak yapan bir genç edebiyat öğretmenidir. Antalya Lisesi'nde edebiyat dersine girmektedir. Yakışıklı delikanlı her seferinde güçlü bir atın üzerinde süvari kıyafeti ile okula gelmektedir. Antalya Lisesi'nin bütün kız öğrencileri ona adeta âşıktır. Her ders öncesi onun atla okula gelişini seyretmek için kız öğrenciler, Antalya Lisesi'nin kapısına doluşurlardı. Liman Reisi Rafet Bey'in 17 yaşlarında, Antalya Lisesi son sınıf öğrencisi olan Nedret adında bir kızı vardı. Nedret de diğer liseli kızlar gibi hocasına gizliden gizliye âşıktır. Günlerden bir gün, bu kadar genç kız arasında şans, sarışın güzel bir kız olan Nedret adlı genç kıza güler. Nedret, edebiyat öğretmeni Kudret'in de kendisine kayıtsız kalmadığını bakışlarından anlamıştır. Çok mutludur artık. Günler gelip geçer. Antalya Cumhuriyet Alanı rengârenk çiçeklerle donatılmış, caddelerde Halkevi Bandosu'nu izleyen kentin öğrencileri her yıl mayıs ayında düzenlenen 'Çiçek Bayramı'nı koro halinde marşlar söyleyerek kutluyor. Ardından geçit resmine katılan gençlerin içinde iki sevgili 'Yaşasın Cumhuriyet' diye bağırarak kalabalıkla birlikte Atatürk Caddesi'nden Antalya Lisesi'ne doğru yürüyorlar. Antalya Lisesi'nin yedek subay edebiyat öğretmeni 20 yaşındaki Kudret'le 17 yaşındaki öğrencisi Nedret'in gönülleri, işte o kortejde meşaleler gibi alevlenir. Aralarında biri birlerine ölesiye tutkun, karşılıklı bir aşk yeşerir.

digital-art-398342_1280

HÜZÜNLE BİTEN BİR AŞK ÖYKÜSÜ

Genç aşıklar fırsat buldukça gizlice Aşıklar Ağacı'nda buluşurlar. Bu gizli buluşmalar Antalyalıların da diline düşünce; birbirlerini çok seven iki genç evlenmeye karar verir. Kudret, birliğinde görevli iki subayı dünür olarak yanına alarak, ailesinin Kaleçi'ndeki evine Nedret'i istemeye giderler. Ancak, ilk buluşma olumsuz sonuçlanır ve damat adayı geri çevrilir. Bir hafta sonra Kudret sevdiği kızı ikinci kez istetir. Antalyalılar, yerleşmiş adet üzerine, kızlarını genellikle dışarıya yani Antalya dışına vermek istemezler. Bu nedenle Kudret'in kızın ailesinden aldığı cevap yine olumsuzdur. Yalvarıp yakarmalara karşın yine ret cevabı alan teğmen yaşlı gözlerle birliğine döner. Görüşme sonrası Nedret de üzüntüden çılgına dönmüştür; gece boyunca için için ağlar. Ailesinin verdiği bu olumsuz cevap üzerine Antalya Liman Reisi'nin kızı Nedret evde intihar girişiminde bulunur. Son anda intiharı fark edilen ve hastaneye kaldırılan Nedret'ten umut yoktur. Sabahleyin 17 bin nüfuslu Antalya, bu hazin intihar olayıyla çalkalanır. Şehirde güzel kız Nedret'in öldüğü yönünde bir haber yayılır. Acı haber öğleden sonra Kudret'e de ulaşmıştır. Kentte dolaşan bu haberle Nedret'inin öldüğünü sanan deli-divaneye dönen Kudret, tüm umutlarının söndüğünü anlayınca; yedek subay giysisiyle hazırlığını yapar. Rumkuş bölgesine doğru atı ile yola çıkar. Şimdiki Karaalioğlu Parkı'nın yaşlı Aşıklar Ağacı'na ulaşır. Atını orada ağaca bağlar; Asker giysilerini çıkarıp özenle ağacın yanına bırakır. İki ayağına taş bağlayıp, arkasında küçük bir not bırakarak falezlerden aşağıya atlar ve ölür. Ertesi gün olay yerine gelenler ağacın altında bir de mektup bulurlar. Kudret'in cebinden çıkan şiirsel notta şunlar yazılıdır: 'Yazık oldu, Gitti zavallı Nedret, İntihar ediyor şimdi Kudret, Buna sebep babası Rafet. Yaşasın Cumhuriyet.' Haftalar sonra, hastanede verdiği yaşam savaşından galip çıkan Nedret, Kudret'in ölümünü öğrenir. Evinde, tavandaki avizeye kendini iple asarak hayatına son verir! HABER/ÇİĞDEM KORKAN

Editör: Uğur Keskin