SAĞLIK ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şubesi Eş Başkanı Şükran İçöz, 2023 yılı 7. Dönem Toplu İş Sözleşme sürecine ilişkin açıklamada bulundu. Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ücretlerinin yoksulluk sınırının altında kaldığına ve enflasyon ile vergi yükü altında ezildiğini söyleyen İçöz, “Cüzdanlarımız dolmadan boşaldı, kira parasını dahi ödeyemez hale geldik. Bugün iş yerlerimizde iş barışımız bozulmuş, aldığımız ücretin düşüklüğü üzerine espriler ve aşağılamalar yapılmaya başlanmıştır. Oysaki işçi ve emekçinin aldığı ücretler yoksulluk sınırı altında ve insanca yaşamda değil asgari düzeyde yaşamda eşitlenmiştir” dedi.

‘ÖRGÜTLENMEK ZORUNDAYIZ’
Yetkili sendikanın emekçilerin çıkarlarını yerine getirmede başarısız olduğuna vurgu yapan İçöz, “Üye sayımız, güç birliğimiz, bağımsız hareket edebilmemiz, toplu sözleşme ve grev hakkımız en önemli güç kaynaklarımızdır. Bizi işlevsiz ve savunmasız bırakan grevsiz toplu sözleşme yerine grev hakkıyla donatılmış, tahkimle sınırlandırılmamış toplu sözleşme hakkını elde etmek için birlikte mücadele etmek ve örgütlenmek zorundayız.  Bu mücadele, meşru haklarımız için kimseden icazet almadan fiili olarak yapılmak zorundadır” ifadelerini kullandı.

WhatsApp Image 2023-07-24 at 11.47.00

‘GÜÇLÜNÜN GÜÇSÜZE TAHAKKÜMÜNE DÖNÜŞTÜ’
Güç dengesinin bir tarafın lehine olması durumunda özgür toplu pazarlıktan söz edilemeyeceğini söyleyen SES Şube Eş Başkanı Şükran İçöz,”Bu durum güçlünün güçsüze tahakkümüne dönüşmektedir bu durumu her toplu sözleşme döneminde yaşamakta ve izlemekteyiz” dedi. İçöz, sözlerine şöyle devam etti: “Mevcut yapı içerisinde bir tarafta devletin otoriter gücünü elinde bulunduran kamu işveren heyeti diğer tarafta, toplu sözleşme müzakere sürecinde hiçbir gücü ya da yaptırımı olmayan kamu görevlileri sendikaları bulunmaktadır. Yetkili yandaş konfederasyonun kamu emekçilerinin çıkarları yerine kamu işvereni gibi davranması nedeniyle kamu emekçileri bir pazarlık yapamamaktadır. Grev yasağına bağlı güç dengesizliğinin olduğu, özgür olamayan, kısıtlanmış bir toplu sözleşme sürecinin zorunlu tahkimle kesilmesi, pazarlık sürecindekilerin çatışmalarının artmasına sorunların büyümesine yol açmaktadır. Çünkü grev yasakları grevleri önlemenin yanı sıra, çalışma ilişkilerinde çatışmaları artıran bir etkiye sahiptir ve bu çatışmalardan kamu emekçileri mali, ekonomik ve özlük hakları kapsamında her geçen gün daha fazla zarar görmekte ve çalışma koşulları olumsuz etkilenmektedir.”


‘ÜCRET REJİMİ DEĞİŞMELİ’
Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak insanı olmayan çalışma koşullarını ve ücret rejimini değiştirmeleri gerektiğini söyleyen Şükran İçöz, sendikanın taleplerini ise şu şekilde sıraladı: “Performans, ek ödeme, taban, teşvik değil, tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret. Grevli toplu sözleşmeli, özgür pazarlık hakkı içeren sendika yasası çıkarılsın. Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Fiili hizmet süresi (yıpranma payı) yıllık 90 gün üzerinden tam olarak tüm emekçilere ödensin ve geçmiş yılları da kapsasın. Nöbet, icap ve fazla çalışma ücretleri 2 kat arttırılsın. Sağlık alanında çalışan tüm emekçiler ‘sağlık hizmetleri sınıfı’na alınsın. Üniversite hastanelerinde de çalışanlara tayin hakkı verilsin. Sağlık emekçilerine yönelik şiddetin son bulması için ‘şiddet üreten sağlık sistemi’ değişsin. Sağlık ve sosyal hizmetler alanında OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdam edilerek, sözleşmeli tüm çalışanlar 657 4/a kapsamına alınsın. Kamu sağlık hizmeti verilen ASM’lerde her türlü giderler devlet tarafından karşılansın. Covid-19 gibi meslekle ilgili hastalıklar, illiyet bağı aranmadan sağlık kurumlarında çalışan tüm personel için meslek hastalığı sayılsın. Haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın. HABER/GAZİ KARATAŞ

Editör: Uğur Keskin