Beklenen gün geldi ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Haziran enflasyonunu yıllık 38.21 olarak açıkladı. Hepimiz duyduk, kabul ettik. De, Mayıs ayında yıllık 39.59 düzeyinde gerçekleşen enflasyon verilerine göre, yer çekimi gücüyle bir, bir buçuk puan gibi bir düşüş göstermiş hayret! Her şeye zam gelirken enflasyon nasıl oluyor da düşüyor algı mı, olgu mu? Gelelim izleyeni şaşkına çeviren asıl meseleye. DİSK ile TÜİK'in arasındaki diyaloğa, sendika ‘ürün fiyatlarını açıklayın' diyor, TÜİK'ten dikkat çekici yanıt geliyor ‘Açıklayamıyoruz. Bizde de yok’. Şaka mısınız?
***
Memur ve emeklisinin maaş zamları, açıklanacak enflasyon oranlarına göre belirlenecekti belirlendi. Ama TÜİK yaptı yapacağını rakamları dizginledi. Memur ve emekli maaşları da TÜİK’in kurbanı olmadı mı, oldu. Memur maaş artışlarında verilen sözler tutuldu amma velakin, veren memnun da alan memnun mu acaba? Emeklilere gelince, onlar yine unutuldu ve emekliye düşen hayal kırıklığı oldu. Memur emeklisine seyyanen zam gelip gelmeyeceği merak edilirken Ankara özetle 'Onlar açısından dağıtım yapılacak. Şu anki teklifte yer almıyor' açıklamasını yaparak ileriki dönemde değerlendirileceğini söylüyor. Bu açılımı, çoğu emekli maaşı Temmuz'da değişmeyecek gibi mi okuyalım? İşte maaş zamlarında TÜİK'in etkisi. Peki, hani nerede kaldı rasyonel politika?
***
Bu arada yeni vergiler, yeni zamlar falan derken hayat pahalılığında yeni bir sınavdan geçiyoruz. Zam furyasından nasibini almayan ürün kalmadı. Saymaya gerek var mı, benzinden tutunda motorin, mutfak tüpü, gıda ürünleri, alkollü içecekler, tütün ürünleri falan. Bu zamlar, ters orantılı olarak sabit gelirlinin maaşını da eritiyor. Asgari ücretlisi, memuru, emeklisi herkes ayın sonunu nasıl getireceğim' diye düşünüyor. Maaş bir cepten giriyor, diğer cepten uçup gidiyor. Kayıp bol ve büyük. Bu arada yeni vergiler de var tabii. Misal Motorlu Taşıt Vergilerine yüzde 100 oranında zam, aracı olanlar yandı ki nasıl yandı. Bu yıl bir kereye mahsus MTV iki kez ödenecekmiş. Şükür aracım yok!
***
Kuşkusuz en önemlisi de vatandaşın anayasal hakkı olan barınma sorununda yaşanan maaş üstü kiralar. Gerçi, fahiş kira artışlarına karşı üst sınır olan yüzde 25 oranına devam denildi ama. Uyan kim. Ev sahipleri evini kiralarken enflasyon verilerini hatırlatıyor, aynı dertten muzdarip olan kiracı da onaylıyor. Ama iş anlaşmaya gelince ev sahibi 'mızıkçılık' yapıyor, hal böyle olunca da kendini ve evini garantiye almak isteyen mülk sahibi, kiracıya 'Tahliye Taahhütnamesi' imzalatıyor. Yani mülk sahiplerinin yeni yöntemi!