Önce sesi titredi.Karşısındakilerden gözlerini kaçırdı.
Yutkunmak istedi. Sözcükler boğazına düğümlendi.
Orada değildi; Vatan topraklarına bombalar atıyorlar, kurşunlar yağdırıyorlardı.
Tanklar bu milletin çocuklarını eziyor, yaşlı, kadın, çocuk demeden mermi sıkıyorlardı.
Yakın arkadaşlarının canını, çocuğunun üzerine kapandığını, yere düştüğünü gördü.
Gölbaşı'nda bu vatanın çocuklarını, köprüde bu yurdun insanlarını katlettiklerini.
Meclisin vurulduğunu,
yurdun dört bir yanında sela seslerini. Bayrağını alıp meydanlara koşan vatandaşları geldi gözlerinin önüne.
Dudağını ısırmaya çalıştı. Canını daha çok acıtmalıydı.
Oysa koyverse ; gözyaşlarında boğulacaktı hainler,
Koyverse önüne katıp sürükleyecekti alçakları,
Koyverse halk düşmanı, bir avuç vatana ihanet etmiş yok olup gidecekti.
Ne zaman ki;
Canını canının önüne atan,
Kendisini o yaşasın diye feda etmeye hazır bir vatanseverin ‘Biz ölmeye hazırız’ dediğini söylediğinde, sözün bittiği yere gelmişti.
Daha fazla tutamadı.
Daha fazla sıkamadı göz pınarlarını, içinin öfkesini bastıramadı.
Kimden neyi saklayacaktı ki,
Darbeye hayır diyen, bu ülke için ölüme koşarak giden çocuklar için dökecekti gözyaşlarını.
Kimden neyi saklayacaktı ki,
Günlerdir meydanlarda demokrasi nöbeti tutanların vatan sevgisi için,
Bayrak için, Şehitler için,
Demokrasi için dökülse gözyaşları ne yazardı.
Öyle yaptı, bu ülke Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda ayağa kalktıysa, bu ülkenin çocukları vatan için canını verdiyse, onun gözyaşları feda olsundu.
O da öyle yaptı!...