Uluslararası sistemin giderek karmaşıklaştığı ve geleceğe yönelik öngörülerde bulunmanın her geçen gün zorlaştığı günümüzde, dış politikanın hangi düşünsel arka plan çerçevesinde tasarlanıp uygulandığı hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. Dış politika çıkarlarının tanımlanması, bu çıkarların elde edilmesi noktasında kullanılacak araçlar ve diğer aktörlerle kurulacak ilişkiler dünyanın işleyişine dair sahip oluna kuramsal varsayımlarla yakından alakalı.

Realist/gerçekçi yaklaşıma göre devletlerin temel amaçları ekonomik ve güvenlik yönünden maddi menfaatlerini gerçekleştirmektir. Devletlerarası ilişkilerde sonsuz dostluklar ve düşmanlıklar bulunmamaktadır. Sonsuz olan ve kolayca değişmeyen maddi menfaatlerdir. Anarşik uluslararası ortamda hayatta kalmak, kendi kendine yetmek, bu olamıyorsa benzer güvenlik çıkarlarına sahip devletlerle ittifak ilişkileri kurmak ve sistemdeki diğer devletlerden daha güçlü olmaya çalışmak bütün devletlerin hedeflediği dış politika çıkarlarıdır. Realist kurama göre, maddi güç imkanları, coğrafi konumları ve içinde bulundukları bölgesel ve uluslararası ortamın güç dengeleri devletlerin dış politika çıkar ve davranışlarını belirleyen temel unsurlardır.

Devletler dış çevreyi olduğu gibi düşünür ve davranışlarını oradaki riskler ve fırsatlara göre belirler. Dış politika tercih ve davranışlarını kararlaştırırken devletler diğer devletlerin dış politika davranışları, stratejileri, çıkarları ve kimliklerini olduğu gibi kabul ederler. Dış politika özünde devletlerin kendilerini dışsal etkilere göre konumlandırma ve ayarlama çabalarının bütünüdür.

Devletlerin iç karakterleri hiç hesaba katılmaz çünkü iç farklılıklarına bakılmaksızın tüm devletlerin maddi güç farklılıkları ve dış dünyanın kısıtları karşısında benzer davranışlar sergilediklerine inanılır. Çoğu zaman devletler birbirleriyle münasebet kurmadan önce çıkarlarını tanımlarlar. Bu yaklaşıma göre devletler diğer devletleri kendi değerleri ve iç düzenleri paralelinde dönüştürmeye çalışmazlar. Temel amaç onların dış politika davranışlarını etkilemeye çalışmaktır.

Devletler birbirleriyle güç/yetenek hesaplamalarına dayanan faydacı ilişkiler içine girerler. Anarşist uluslararası sistemde devletlerin pozisyonları ve güç yetenekleri, devletlerin ne talep edeceklerini/isteyeceklerini ve bunu hangi oranda gerçekleştirebileceklerini belirler. Ekonomik ve askeri yetenekleri çoğunlukla nelerin üstesinden gelebileceklerinin göstergesidir.

* * *

Uluslararası sistemin anarşik yapısı ve devletler-üstü bir otoritenin bulunmaması devletleri birbirlerine karşı her daim tetikte olmaya ve birbirlerinden şüphe duymaya zorlar. Temel amaç hayatta kalmaktır. Diğer bütün hedefler ancak en temel güvenlik ihtiyacı sağlandıktan sonra elde edilebilir. Devletler arasında kalıcı güvene dayalı ebedi dostluklar kurulamaz. Diğer devletler genelde potansiyel rakip ve düşman olarak görülür. Bu yüzden, ulusal güvenliği sağlamanın en iyi yolu ulusal güç yeteneklerini arttırmak ve mümkün olduğunca kendi kendine yeterli olmaktır.

Devletler kendilerini dünyanın merkezine koyarlar ve dış gelişmelere milli bir bakışla yaklaşırlar. Uluslararası sistemin anarşik yapısı ortak değerler, normlar, kimlikler ve sorumluluklar etrafında birleşmeyi zorlaştırmaktadır. En ideal siyasi örgütlenme modeli ulus-devlettir. İyilik, ahlak, düzen ve adalet adına ne varsa bunların hepsi ancak ulus-devlet sınırları içinde gerçekleştirilebilir. Özünde başka devletlerle olan ilişkiler araçsaldır ve maddi temeller üzerine inşa edilir. Uluslararası toplum, evrensel insan hakları, küresel birliktelik ve evrensel değerler gibi kavramlar realist bakış açısına göre ütopiktir ve maddi dünyada karşılıkları yoktur.

Bu yaklaşıma göre dünyayı daha iyi, daha adaletli ve daha insancıl bir yere dönüştürmeyi hedefleyen devletler tehlikeli addedilir. Ütopik hedefler peşinde koşmak daha fazla yıkım ve kargaşa getirir. Güç kapasitesinin izin vermediği hedefleri kovalamak hayalcilik olur ve tehlikelidir. Önemli olan dış realiteyi olduğu kabul etmek ve diğer devletlerle faydacı ilişkiler kurmaktır.