İnternet kullanımının yaygınlaşması ve internete erişimin kolaylaşması ile birlikte, çocuklarda kullanım oranları hızla artıyor. İnternet kullanımı çocuk ve gençlerin bilgiye ulaşmalarını, araştırma yapmalarını, problem çözme, yaratıcılık, kritik düşünme gibi kişisel gelişimlerini destekleyen teknolojik bir mucize olarak değerlendiriliyor ancak aşırı, kontrolsüz, amacı dışında ve bilinçsiz kullanımı nedeniyle kaygı ve korkulara yol açarak, kişisel becerilerin gelişmesini de negatif etkiliyor.Bilimsel çalışmalar, erkeklerin kızlara göre daha çok internet kullandığını ve kullanım amaçlarının, kızlardan farklı olduğunu ortaya koydu. İnternette fazla zaman geçiren çocuk ve gençlerin giderek yalnızlaştığı, yüz yüze ilişki kurmada güçlük yaşadığı, sosyal gelişimlerinin önemli ölçüde gerilediği bilinmekte. Bu çocukların aynı zamanda; özgüvenlerinin düşük, sosyal kaygı düzeylerinin ve saldırganlık davranışlarının yüksek olduğu, okul performansları ve akademik başarılarının daha düşük olduğu gözlemleniyor. Bilgisayar oyunları ve internette kurulan arkadaşlıklar sosyal izolasyona neden oluyor.İnternet kullanımı için geçirilen uzun saatler, çocuklarda hareketsizlik ile birlikte yeme bozuklukları ve ortopedik sorunları da beraberinde getiriyor. Gittikçe sosyal ortamdan uzaklaşan çocuk, hareketsiz bir şekilde internetin başındayken yeme düzeni de değişiyor. Buna bağlı olarak da hızla kilo alıyor ve obezite tehdidi ile karşı karşıya kalıyor. Uzun süreli internet kullanımı aynı zamanda duruş ve oturup bozukluklarına da yol açarak, gelişim çağında olan çocukların kas ve iskelet sistemini de olumsuz etkiyor. Kontrolsüzce internet kullanan çocuklarda görme kusurları gibi sağlık sorunları da sık görülmüyor.Şizofreni, genetik ve çevresel bileşenlerin ortak etkisiyle ortaya çıkabilen, gerçeği değerlendirme yeteneğinin bozulması ile seyreden, tedavi edilmediği takdirde ilerleyen ve psikotik ataklarla giden bir ruhsal bozukluk. Tek başına internet kullanımı, şizofreni olarak isimlendirilen ruhsal bozukluğa direkt olarak yol açmaz fakat aşırı internet kullanımı ve oyun oynama çocukların dış gerçeklikle bağlantılarını koparmalarına neden olduğu için, hastalığın bu bozukluğa yatkın çocuklarda ortaya çıkmasında tetikleyici bir faktör olarak görülebilir.Ebeveynler çocuklarına bilgisayar ve internet erişimi sağladıklarında görevlerinin bittiğini düşünmemeli, internette meydana gelen tehlikelerden korumak için internet ve bilgisayar kullanımını en azından ‘ev içi denetleme’ yapabilecek seviyede öğrenmelidir.
Ebeveynler bilgisayar oyunlarını çocuğun evde yaramazlık yapmaması, kendilerini rahatsız etmemesi ve onları oyalaması için gerekli bir araç olarak görmemelidir.
Çocukların, bilgisayar ve internet ile hangi yaşta tanışmaları gerektiği ve hangi program ve oyunların çocuklarının gelişimine olumlu etki yaptığı araştırılmalı, buna göre davranılmalıdır.
Ergenler ve çocuklar için internete giriş ve çıkış saatleri takip çizelgesi yapılmalıdır.
Ebeveynler çocuğuna, küçük yaşlardan itibaren kaliteli bir boş zaman faaliyeti vermeli; sanal ortamın, doğal ortamın sınırlarını geçmemesine dikkat etmelidir.
Çocuklar arkadaşlarıyla internet dışında görüşmelere yönlendirilmeli, onlara bu konuda yeni olanaklar sağlanmalıdır.
Kitap okuma alışkanlıkları kaybettirilmemelidir.
İnternet ortamında oynanan oyunların, üstün ve zayıf yanları aile içerisinde tartışılmalı, eksik yönleri eleştirilmeli, çocuklara kişilik katkılarının olup olmadığını değerlendirilmelidir.
İnternette oynanan oyun zamanları belirlenmeli ve çocukların bu sürelere uyması sağlanmalıdır.
Çocuklara internette vakit geçirme ve internet kafe ziyaretlerini azaltma konusunda katı kısıtlamalar ve cezalar vermek yerine, onlarla karşılıklı konuşma ve ikna yolunu seçilmelidir.