Domino taşları yerinden oynadı!
Simru Silahtaroğlu
Şimdi bi köşemin klişe başlığına baktım ‘Haydi Gülümse’, bi de kağıt üzerinde TÜİK’in açıkladığı gelir dağılımına. Usuldan söyleniyorum ‘Hadi sıkıysa gülümse’ diyorum. Kavram nasıl iğdiş edilirmiş bak bakalım. Türkiye’de gelir dağılımındaki adaletsizlik bir kez daha ortaya çıktı. Fazla rakamlara boğulmadan TÜİK’in açıklamasına şöyle bir bakalım ne diyor. Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK, nüfusun yüzde 14.3’ünün yoksulluk sınırının altında kaldığını, sürekli yoksulluk oranının ise yüzde 14.6 olduğunu duyurdu. Ve de en yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı payın ise yüzde 47.2’ye yükseldiğini açıkladı.Sade vatandaş olarak bu sonuçlardan anladığımız ne? Şu yorgun ülkemizde gelir dağılımında eşitsizlik artıyor, artmaya da devam ediyor. Gelir adaletsizliği ölçütü vatandaşın geliri, zenginlik ve refah durumlarının nasıl dağıldığını gösteren temel bir ekonomik veri olarak kabul görüyor mu, görüyor. Peki bu sonuçlar karşısında ülkemizde durum nedir. Görünen o ki, insanlar arasında uçurum derin büyük bir gelir adaletsizliği var. Yani sosyal bir sorun var.TÜİK’in yaptığı araştırmaya göre vatandaşın yarısı ki rakam olarak yüzde 46.1’i iki günde bir de olsa sofrasına tavuk veya balık koyabilecek ekonomik güce sahip değilken ( Kasap denmiyor, kırmızı ete yaklaşmak artık her babayiğidin harcı değil) gelirden en az pay alan nüfusun yüzde bilmem kaçı sofrasına et ürünü koyamıyor. Ha gelir eşitsizliği demişken, yine yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye gelir adaletsizliği bakımından Avrupa’nın en kötü ülkesiymiş. Memuru, emeklisi, işçisi geçim derdine düşerken, genç işsiz sayısı da Haziran ayında 20.1’e yükselmiş. En yetkili ağız yapıyor açıklamayı ‘ Genç işsiz sayımız fazla’ diye. Peki çözüm nedir en yetkili ağızlar? Şöyle mi desek acaba ülkemizde zengin daha zengin, fakir daha fakir oluyor. Bu gidişat nereye kadar.
Yorumlar