Ülkenin o kadar çok sorunu var ki!

Yanlışa karşı eleştiriye tahammül yok!

Hoşgörü hak getire! Bilgiden çok fikir sahibiyiz.

Dinlemesini bilmiyoruz! Öfkeliyiz. Hepimiz ötekiyiz!

Neden? Çünkü devlet dili yerlerde! Tepede de kavga var.

600 yıl önce Thomas Hobbes söylemiş:

'İnsan insanın kurdudur.'

Aynen o durumdayız bugün.

***

Çok mu karamsarım? Bir umut ışığı yok mu?

Barış dili nerede?

Şeyh Edebali, Osmanlı devletinin kurucusu Osman Bey'e şu öğüdü vermiş:

'Ey oğul sen artık beysin!
Bundan sonra öfke bize, uysallık sana.
Gücenmek bize, gönül almak sana.
Suçlamak bize, katlanmak sana.

Acizlik bize, hoş görmek sana.
Geçimsizlik, anlaşmazlık bize; adalet sana.
Kötü söz, haksız yorum bize; bağışlamak sana.'

Hoşgörü, sevgi ve barış dili.

Edebali'nin uzun öğüdü şöyle biter:

'Ey oğul! Unutma ki,
Yüksekte yer tutanlar,
Aşağıdakiler kadar emniyette değildir…'

***

Nietzsche'nin 'Hayat 'adlı şiirinde geçen şu dizeler beni çok etkiler:

'Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı biliyorsan, düşmeyi de bileceksin.'

***

Neyzen Tevfik'e kulak verelim:
'Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer.
İçsen de tükenir içmesen de;
Bu yüzden hayattan tat almaya bak.
Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da.'

O zaman sevelim, sevilelim.

Kazanan barış olsun.