İşçi, çiftçi, köylü ve yoksul dostuydu.
Dürüsttü. Zarifti.
Yabancı dil bilir, konuşurdu. Bakandı, Başbakandı.
Bir Cumhuriyet değeriydi.
5 Kasım 2024 18’inci ölüm yıldönümüydü.
O’nun Ege bölgesindeki seçim gezilerine katıldım.
İzledim, notlar tuttum.
Benim de söyleyecek bir iki sözüm olmalıydı.
Titizdi, nazikti. Sözcükleri imbikten geçirir gibi seçerdi.
Kâğıttan okumazdı söyleyeceklerini.
Hamaset nutukları çekmezdi.
Kibir, ego hiç görmedim.
Meydanlar ona coşkulu alkışlarla eşlik ederdi.
Ülkenin itibarını yere düşürmedi.
Neyse oydu, sade, düzgün bir insan.
‘Yeter artık bu zulüm!’ dedi, bir gece ansızın Kıbrıs’a çıktı.
Lakabı Karaoğlan’dı, bu adı siyasi hayatının önüne geçti.
Karaoğlan adını dağlara taşlara yazdılar.
CHP liderleri İnönü ve Kılıçdaroğlu gibi o da şiddete uğradı.
Doğruyu söylediği için!
O dürüst insan bir 5 Kasım günü sessizce bu dünyadan ayrıldı.
Şairdi, şairliğinde vatan, insan ve doğa sevgisini üstün tutardı.
Bülent Ecevit’i “El ele büyüttük sevgiyi” adlı şiiri ile saygıyla anıyorum.
Birlikte öğrendik seninle avcumuzda yüreği çarpan kuşa sevgiyi
Elele duyduk kumsalda denizin milyon yılda yonttuğu taşa sevgiyi
Tırtılları tanıdık seninle baharda tırtılken
Daha sevmeyi öğrendik sevgiden üreyen kelebeği
Toprağı evimiz gibi sevdik seninle birlikte
Sevdik kuru toprakta ev küren köstebeği
Köstebeğinden toprağına taşına, tırtılından kelebeğine
Kuşuna el ele sevdik bu dünyayı.
Acısıyla sevinciyle sevdik, yazıyla kışıyla sevdik
köy-köy ülke-ülke.
Gökler gibi sardı dünyayı yağmur gibi sızdı dünyaya
dünya kadar oldu sevgimiz.
Elele büyütüp el ele derdik el ele derip insana verdik
verdikçe çoğalan sevgimizi.