Bisiklet dünyasının sabırsızlıkla beklediği Gran Fondo’ların en prestijli ve en havalı yarışı nihayet hafta sonunda şehrimizde yapıldı. Farkındaysanız Antalya bir spor şehri olma yolunda adım adım ilerliyor ve bisiklet sporu da öncülük ediyor.

Bu yıl Gran Fondo takviminde 10’dan fazla yarış düzenlendi. Sporcular şehir şehir dolaştı. En zoru sonuncu yarış olan UCI oldu. Bana göre bu yarışlar ‘UCI’ için antrenman niteliğindeydi. Son yarışla Gran Fondo’ları kapatmış olduk. Organizasyon iyi iş çıkarmış. Bu yarışta ekip çok kalabalık ve çok samimilerdi artı yarışçılardan daha heyecanlılardı.

Bu yarış niye bu kadar prestijli derseniz; başındaki ‘UCI’ ibaresinden geliyor, UCI Nirvana tüm dünyada düzenlenen UCI Gran Fondo Dünya Serisi’nin Türkiye’de düzenlediği ve Dünya Şampiyonası’na katılma hakkı sunan tek yarış. Düşünsenize amatör bir bisikletçi Dünya Şampiyonası’na katılmaya hak kazanıyor. Bu yarış TT (zamana karşı), uzun parkur ve kısa parkur kategorilerinden oluşuyor. Şampiyonanın kapısını açmak için TT veya uzun parkurda yüzde 25’lik bir başarı elde etmeniz gerekiyor. Kısa parkurda ise sadece 60 yaş üstü erkekler ve 50 yaş üstü kadın sporcular yüzde 25’lik dilime girebilirlerse bu hakkı kazanıyor. Bu yarışta ise 2025 yılında Avustralya’da düzenlenecek olan Dünya Şampiyonası’na giriş hakkı kazandılar.

İşin içinde Dünya Şampiyonası olunca 30 ülkeden sporcular yarışa akın etti çünkü kendi ülkelerinde bu dilime girmek sanırım biraz daha zor, artı Antalya’nın cazibesi onları şehre çekiyor. Yarış ve tatil bir arada daha ne olsun. Amatör yarış diye geçiyor ama gelen yabancılar bize göre hiç de amatör değil. O yüzden bu yarış kendini geliştirmeye çalışan, kendini bilen bir bisikletçi için gerçek seviyesini öğrenme adına çok büyük bir fırsat. Bisikletçilerin ‘er meydanı’ gibi bir şey. Komik olan rakipler güçlü olunca diğer yarışlarda görmeye alışkın olduğumuz hava cıva bazı tipleri bu yarışta nedense göremedim. Bu kadar korkmayın ya ama şunu da bilin buralarda iyisiniz yoksa bu yarış kaçmazdı.

Yarışlar Cuma günü TT yarışlarıyla başladı. Zamana karşı olan bu yarışta belirli aralıklarla salınan sporcular 20 kilometrelik parkurda yarıştı. TT tamamen kendinle yarıştığın bir yarış, mesafeyi en kısa sürede bitiren kazanıyor. TT yarışları da UCI Nirvana’ya özel diğer Gran Fondo’larda yapılmıyor.

Hafta sonu yağmur telaşı başladı. Böylesi iddialı bir yarışta bir de yağmur faktörü devreye girince sporcular baya gerildi ve çekilenler oldu. Bu yarışın Kasım’da yapılması Antalya için biraz sıkıntılı bir durum, geçen sene de aşırı rüzgar sporcuları canından bezdirmişti. Bu sene de yağmur yarışlara damgasını vurdu ama kesinlikle bu yarışı da unutulmaz kıldı.

Yine bu yarışa özgü bir durum, yarışlar uzun parkur yarışıyla 10’da başladı. Normalde 8’de başlardı. 10.15’de yine bu yarışa özgü 14-18 yaş kategorisini saldılar. Bu arada bu yarışta yaş yelpazesi inanılmaz genişti. 14-80 yaş arası sporcular vardı. Yani bisiklet sporu uzun yıllar boyunca yapılabilecek bir spor hatta 60 yaş üstü sporcular bu yarışa büyük ilham kaynağı oldu.

Son olarak da 10.30’da kısa parkur yağmur başlamadan start aldı. Yarışın en heyecanlı kısmı bütün sporcuların start çizgisinde dizilip startı beklemesi oldu. Simsiyah bulutlar tepelerine çökmüşken havada buram buram adrenalin ve cesaret kokuyordu. Bırakın Dünya Şampiyonası’nı bu yarışa katılmak ve bu atmosferi solumak bile baha biçilemezdi.

Yarış başlayınca alanda destekçilerin gergin bekleyişi başladı. Beklemek yarışmaktan daha zormuş bunu anladım. Çünkü yarışta sadece yolu düşünüp nabzını düşürmek için kalbinle savaşıyorsun ama beklerken bir ton insanı düşünmeden edemiyorsun. Sonuçta kendi şehrimiz olunca yarışa katılan bir sürü arkadaşımız vardı, yağmur başlayınca gerginliğimiz daha da arttı. Finiş çizgisinden geçen her bir sporcuyu coşkuyla karşıladık. Yağmur sağanağa dönüştü, ciddi ciddi göz gözü görmez oldu. Sporcular yine de pedal kesmedi. En çok korktuğumuz kazalardı, düşmeler oldu ama çok şükür büyük bir kaza yaşanmadı. Hatta yağmurdan sığındığımızda kolu bacağı sargılı bir sporcu gördüm. Eminim canı çok yanmıştır ama umurunda değildi, güle oynaya arkadaşlarına yarışı anlatıyordu.

Açıkçası bu sene de UCI Nirvana bisikletçilere unutulmaz anlar yaşattı.