Zannetmeyin ki siyaseti, ekonomiyi bilmiyoruz

Zannetmeyin ki çürümüşlüğü görmüyoruz.

Çürümüşlükten palazlananları da görmüyoruz zannetmeyin.

Zannetmeyin ki, yolsuzlukları duymuyoruz.

Ülke sorunlarından da habersiz değiliz hani.

Ne yerimiz dar, ne de Yen’imiz!

Yüreğimiz de mangal gibidir maşallah.

Cesaret bardağımız hep doludur.

12 Martlardan 12 Eylüllerden geldik.

Evet; ülke yangın yeri dostlar

Sayayım mı?

Çocuk cinayetleri.

Kadına şiddet.

Silah çekme çılgınlığı.

Sokakta, evde, tepede kavga.

Bürokraside döneklik, çelme yarışı.

Dönenler, dik durup eğilmeyenler.

Medyada dezenformasyon, etki ajanlığı, manipülasyon!

Öte yandan geçim zorluğu.

Önümüz kış.

At izi, it izine öyle karışmış ki.

Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete!

Öyle bir yerdeyiz ki!

Yaprak döküyor bir yanımız.

Bir yanımız bahar bahçe.

5 çocuğu evde bırakıp naylon toplayan kadın.

Soba dumanından ölen 5 evlat.

Canımız yanıyor.

ATM’lere artık 100 lira bile koyamayacağız.

Büyüyoruz gitgide.        

Nasıl da büyüyoruz!

Şu bilinsin ki;

Mahalle yanarken saçını tarayanlardan hiç olmadık.

Öyleleri ile de mücadele ettik.

Öyle de biliniriz.

Çiçek, böcek de yazarız.

Kuşlar gibiyiz;

Konacağımız dala değil kanatlarımızın direncine güveniriz.

Onca satırdan sonra meramım ne?

Dik durun, eğilmeyin.

Bölmeyin, bölünmeyin.