03.03.2013 de yazdık muhataplarımız uyanmamıştı !
Ne yazık ! Hala Yunan adalarında tatil fikri ortalıklarda dolanıyor !!
Mavi Vatan için tekrar yayınlamakta fayda görüyorum…
Değerli Denizci Dostlarım;
Bu yazımızda denizcilik ile ilgili memleket meselelerini sizlerle paylaşmak ve önümüzdeki süreçte gündeme sıkça geleceğini tahmin ettiğim bir soruna dikkatinizi çekmek istiyorum.
Söz konusu sorun Akdeniz'de Münhasır Ekonomik Bölge ilanı sorunudur ve Türkiye'nin Akdeniz de en hafifinden önünün kapatılmasıyla ilgilidir. Denizlerde Münhasır Ekonomik Bölge, (MEB) kıyıdan itibaren en fazla 200 deniz mili uzaklığa kadar ilan edilebilen ve kıta sahanlığı alanının aksine hem su tabakasını hem de deniz tabanındaki canlı ve cansız kaynakları içerir. Bu alandaki canlı ve cansız kaynaklar o ülkenin egemenliği altındadır.
Ekonomik kriz içinde bulunan Yunanistan bunu bahane ederek 'Münhasır Ekonomik Bölge' ilan etmek üzere Başbakanı Antonis Samaras'ın onayıyla başlatılan girişim kapsamında hükümeti, Yunan kıta sahanlığının dış sınırlarını deklare etmek için Birleşmiş Milletler'e başvurmasına karar verildi.
Önümüzdeki günlerde Türkiye ye ziyaret edecek olan Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras bu konuyu gündeme getireceği için uyanık ve bilinçli olmamızda fayda var.
Yunan Deniz Kuvvetleri Hidrografi Dairesi'nin hazırladığı deklarasyon aynı zamanda Atina'nın gelecekte doğalgaz ve petrol aramayı planladığı 'Münhasır Ekonomik Bölge' için de zemin oluşturacak.Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras'ın bu konuya büyük önem verdiği ve BM'ye yapılacak deklarasyon halinde 'Suriye ve Kürt meselesi ile boğuşan Türkiye'nin yeni bir cephe açma riskine girmeyeceği' görüşünde.
Papandreu'nun Yunanistan Başbakanlığı yaptığı dönemde Kıbrıs (Rum Kesimi) Türkiye'nin tüm itirazlarına rağmen Ankara'dan korkmadan Münhasır Ekonomik Bölgesi'ni ilan edip arama çalışmalarına başladı. Dünyada 134 ülke de benzer karar alarak MEB'lerini ilan etti. Uluslararası Deniz Sözleşmesi (121'inci maddesinin 2'nci paragrafı) ülkelere bu hakkı veriyor.
Yunan tezleri, 'Adaların kendi varlıklarını devam ettirebilmek için büyük kara parçalarına göre daha dezavantajlı' konumda oldukları, bu nedenle de Yunan Adaları'nın kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge konusunda Türkiye'ye göre daha geniş MEB ilan etmeye haiz olduğu görüşüne dayanıyor. Bu görüş baz alındığında Meis Adası gibi Türkiye'ye çok yakın konumda olan bir Yunan Adası'nın çevresindeki 200 mil yarıçapındaki alan bile Yunanistan'a ait oluyor. Yani Türkiye'ye Ege ve Akdeniz'de petrol ve doğalgaz arayacak pek bir alan da kalmıyor.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları incelersek Karasuları, Kıta sahanlığı, Hava sahası, Silahlandırılmış adalar ile egemenliği tartışmalı ada ve adacıklar gibi konuları sayabilir. Şimdiye kadar süregelen bu karmaşık sorunlara ek olarak şimdi de yine Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi yani AB'nin tek devlet olarak tanıdığı Kıbrıs Cumhuriyetiyle Akdeniz'in paylaşılması konusunda anlaşmazlık içindeyiz. Üstelik bu kez Mısır ve Lübnan gibi Müslüman din kardeşlerimiz de işin içinde.
Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) kavramı 1982 yılında imzalanan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi ile düzenlendi. Ancak Türkiye, Ege sorununda elini zayıflatacağı gerekçesiyle 31 yıldır bu sözleşmeye imza koymuş değil.
MEB, karasularının ötesinde ve bu sulara bitişik, belirlenen özel hukuki rejime tabi ve sahildar devletin hakları ve yetkileri ile diğer devletlerin hakları ve serbestliklerinin belirlendiği bölgeyi ifade ediyor.
Münhasır ekonomik bölge kıyı devletin sahil şeridinden itibaren başlıyor ve 200 millik bir alanı kapsıyor.
Yani BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne göre devletlerin 12 millik karasularının bittiği noktadan itibaren 200 mile kadar MEB ilan etme hakları var.
Deniz Hukuku Sözleşmesine göre, sahildar devletler bu bölgede;
- Deniz yatağı üzerindeki sularda, deniz yataklarında ve bunların toprak altında canlı ve cansız doğal kaynaklarını araştırılması, işletilmesi muhafazası ve yönetimi konuları ile ilgili faaliyetlerde bulunmak;
- Sudan, akıntılardan ve rüzgarlardan enerji üretimi gibi, bölgenin ekonomik amaçlarla araştırılmasına ve işletilmesine yönelik faaliyetlerde bulunmak,
- Suni adalar, tesisler ve yapılar kurmak ve bunları kullanmak; denize ilişkin bilimsel araştırma yapmak gibi haklara sahip.
Türkiye, sair iktisadi menfaatlerini korumak amacıyla petrol ve doğalgaz açısından zengin olan Akdeniz ve Ege'de Türk karasularına bitişik deniz alanlarının deniz yatağı üzerindeki sularda, deniz yatağında ve deniz yatağının altında canlı ve cansız doğal kaynakları araştırmak; işletmek, muhafaza etmek ve yönetmek için 200 deniz mili uzunluğunda Akdeniz ve Ege Türk Münhasır Ekonomik Bölgesi'ni ilan etmelidir.
Akdeniz ve Ege Bölgesinin Münhasır Ekonomik Bölge ilan edilmesi için öncelikle bunun iç hukukta düzenleme yapılması ve Karasuları Kanunu'nda da bu hususun yer almasının gerekli olduğu düşünülmektedir.
Bu kapsamda Karadeniz Türk Münhasır Ekonomik Bölgesi için çıkarılan 05.12.1986 tarihli ve 86-11264 sayılı Karanamenin ivedilikle Akdeniz ve Ege Bölgesi için çıkarılması Türk Devletinin hep tetikte ve uyanık olup, her türlü karşı senaryoya hazırlıklı olması gerekmektedir .
Pruvanız Neta ; Rüzgarınız Kolayına Olsun.
Kaynak
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı
Dr Jale Nur Ece
Gazete Vatan