Çarşı hareketlendi. Bit pazarına nur da yağıyor. Keyifler keka... Birileri ağzı kulağında dolaşmaya başladı. Fakat evdeki hesap çarşıya uyacak mı? İşte o kısım meçhul. Gerçi kimin umurunda; günü kurtarsın yeter. Yani işin özü, batı cephesinde değişen fazla bir şey yok. Yerel seçim öncesinde herkes bir konum alma, sandalye kapma, pozisyon yakalama peşinde. Sanki siyaset, ideoloji, program ve ilkeler değil de sandalye bacakları yarışacak. O yüzden hemen önündeki sandalyeye çöküyor siyaset eşrafı. Kendisi çökmese de yakınını oturtuyor. Ağa gelinceye kadar yer tutsun diye... Sandalyeyi gören de bacağına, kolçağına, arkalığına bakıyor; üstünde oturanın şeceresi önemli değil. Geçtiğimiz günlerde CHP’de yaşanan genel başkan danışmanı krizi böyle bir şey işte. Kılıçdaroğlu bile itiraf etti, “Bir dostum önerdi” dedi. Sandalyede oturana değil; kimi temsil ettiğine, kimin yerini tuttuğuna, kimin gönderdiğine, yani arkalığına bakılmış. Arkası sağlamsa ideolojisi önemli değil.

Terazi, lastik, cimnastik

İlçe kongreleri biten CHP, il kongresine hazırlanırken AKP 8 ilçe başkanını değiştirdi. Kongreyle kim uğraşacak! Adayları Ankara’ya çağırıyorlar, “o piti piti, karamela sepeti, terazi, lastik, cimnastik” yapıp parmak kimde durduysa Antalya’ya başkan diye gönderiyorlar. İlçe başkanı değişikliklerini duyuran İHA da, zaten habere, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tensibi ve Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir’in oluruyla” diye başlamış. Tensip ‘uygun görme’ anlamına geliyor. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘uygun görmüş’, teşkilat başkanı da ‘hay, hay’ demiş. Peki, AKP’nin ilçe başkanının kim olacağını Cumhurbaşkanı nasıl belirliyor? O kısmı fazla karıştırmayın. Haberciler, AKP Genel Başkanı Recep beyle, Cumhurbaşkanı Tayyip efendiyi birbirine karıştırıyor bazen. Yoksa Erdoğan, bu işleri birbirinden ayrı tutuyor. Her neyse; CHP yenilenmeye çalışırken AKP at değiştiriyor.  Yeni atlar kimin işine yarayacak, yakın bir tarihte görürüz. AKP’nin belediye başkan adayları birkaç ay sonra ilan edilmeye başlanır.

İktidar partisinin 4 atlısı

AKP’nin Antalya’da yaptığı anket daha önce basına yansımıştı. Ankette Büyükşehir adayı olarak Mevlüt Çavuşoğlu, Mustafa Köse, Menderes Türel ve Hakan Tütüncü soruluyor. Tütüncü’nün önde çıktığı da duyumlar arasında. Seçmen böyledir. Genel seçimlerde devlet ağırlığı, görüntüsü bekler, yerel seçimlerde ise devletin yüzüne sıcak bakmaz. Devlet uzak, belediye yakındır çünkü. Devletle görüşmek için fiş alırsın, belediye içinse bir selam yeter. Çavuşoğlu 8 yıldan fazla Dışişleri Bakanlığı yaptı. 13 yıl dışişleri bakanlığı koltuğunda oturan Tevfik Rüştü Aras’tan sonra en uzun süre Dışişleri Bakanlığı yapan isim. Yani devlet... Oysa Finikeli seçmen, Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’la içtiği portakal suyunu değil, kendi bahçesindeki portakalı düşünür. Çavuşoğlu’nun bu yüzden anketlerde ilk sırada çıkmaması normal. Tütüncü seçmenin her yerde gördüğü bir isim. Tütüncü’yle Çavuşoğlu arasında da kopukluk yok zaten. Siyaseten birlikte yürüdüklerini, beraber yol aldıklarını, ekip olduklarını sağır sultan bile biliyor. Mustafa Köse de halkta karşılığı olan bir isim. Erdoğan bakalım kimi ‘tensip buyuracak’.

Seçmen kendi yolunu bulur

AKP sahada terleteceği atları şimdiden değiştirirken CHP bu süreci kıran kırana geçirdi. Bu da doğal... Çünkü CHP, en azından görünürde bir ‘tek adam partisi’ değil. Kongre-kurultay süreçleri tek adamı orada tutmak üzerinden dizayn edilse de aşağıda kıyasıya bir mücadele yaşanıyor. Aşağıda yaşanan bu yangın zirveye tırmanmadan söndürülüyor. O yangının da yukarıya çıkmadan sönesi var zaten. Bu kongre sürecinde bırakın yangını, genel merkeze doğru yeltenen bir kıvılcım bile çakmadı. Sözün özü, önümüzdeki yerel seçimlerde de CHP aynı hamam, aynı tas. Hem adayların belirlenmesinde hem seçim sürecinde hem de sonrasında aynı ekibin, aynı kişilerin borusu ötecek. Peki emekçiler, halk, değişim isteyen kitle, iyi bir ülkede, parlak bir gelecekte yaşamak isteyen yığınlar? Onların sesini taşıyan, sözünü yükselten, ruhunu aktaran birileri ortada yok gibi görünüyor. O zaman bu yığınlar da gereğini yapar, kendi akacağı yatağı, başını sokacağı siperi bulur.