Dünkü yazımda ANODEM’in birbirinden harika kadınlarının yaptığı sunumlardan bahsetmiş ve konuşmaların ikisine değinmiştim. Bugün ise çocukluğundan beri siyasetle iç içe olan Ayşenur Özdoğan Gülmez’in "Siyasette Kadın" sunumu vesilesiyle kadınların siyasetteki yeri hakkında biraz daha yol alacağız.

Ayşenur Özdoğan Gülmez, siyasette kadın konusunu çocuk yaşta siyasete adım atan biri olarak en iyi anlatabilecek isimlerden biri. Konuşmasına, 6 yaşındayken babasının kendisini götürdüğü bir ağaç dikme etkinliğinde yaşadığı bir anıyla başladı. O etkinlikte babası kendisini kaybetmiş ve sonunda Süleyman Demirel’in kucağında bulmuş. Demirel, “Kız çocuklarını okutup ülke yönetiminde ve siyasette söz hakkı verdiğimizde gelişmiş ülke sınıfına gireceğiz” diyerek küçük Ayşenur’u havaya kaldırmış ve o küçük kız, o gün siyaset yapacağına dair kendisine söz vermiş. Gülmez’in bir başka anısı da babasıyla olan ilişkisine dair. 13 yaşında ülkü ocaklarına gitmeye başladığında babası ona “Biz Doğru Yol Partiliyiz, senin ne işin var burada” diye sormuş. Gülmez ise “Demokrat olduğunu söylediğin bir partinin fikirlerini benimserken benim fikirlerimi de demokratik olarak kabulleneceğini düşünmüştüm” diye cevap vermiş. Babası bu cevaba şaşırarak ona saygı duyduğunu ifade etmiş.

Gülmez’in konuşmasını özetleyecek olursak, "Dünyada birçok ülkeden önce seçme ve seçilme hakkını elde eden bir milletin kadınlarıyız. Ancak zamanla özellikle seçilme konusunda gerileme yaşadık. %20,1 temsil oranıyla dünyada 113. sıradayız. Oysa Ruanda'da kadınlar %61.3, Birleşik Arap Emirlikleri'nde %50 oranında temsil ediliyor. Kadınlar siyasette var olabilmek için inatçı, ısrarcı ve savaşçı olmak zorunda. Erkek egemen siyasi arenada piyon olmayı kabul eden kadınlar kolayca yer buluyor. Bu durumun en önemli nedeni, lidere bağlı siyaset anlayışı. Acilen siyasi partiler kanununun değişmesi gerekiyor. Bir kadın siyasette var olmak istiyorsa parası, çevresi, zamanı ve uygun eğitimi olacak. Ayrıca, mevcut siyaset düzenine de biat edecek. Bizler, siyasette "delikanlı kadın" değil, kadın ve ana gibi siyaset yapmak istiyoruz. 'ANAdolu' toprakları olan bu güzel ülkeyi ana gibi toplayıcı, kapsayıcı bir şekilde yönetimlerde yer almak istiyoruz.”

Gülmez, kadınların erkek egemen siyasette vitrin gibi gösterildiğini belirttikten sonra şu soruyu sordu: “İlkokul mezunu olup da seçilen bir kadın hiç gördünüz mü?” Bu soruyu sorduktan sonra çok güzel bir öneri sundu: “Sosyologların en az 1 yıl siyasi partilerde görev alması lazım, ilişki ağlarını çözebilmek için.”

Eğer siyasette kadın konulu bir sunum yapacak olsam ve bana konuşma için saatler verilmiş olsa, sadece Gülmez’in yaşadığı bu anıyı anlatıp çıkarım; çünkü siyasette kadın olmayı bundan daha iyi anlatan bir tecrübe olamaz: “Geçmişte tanıdığım bir siyasetçi bana ‘İyi ki erkek değilsin, yoksa bizden ileride olurdun' dedi. Bu söz, kadın olduğum için geride kaldığımı açıkça ifade ediyor zaten.”

Gülmez’in konuşması beni pek çok açıdan etkiledi. Onun anlattıklarını dinlerken aynı duyguları paylaştığımızı ve birçok kadın gibi birbirimize bilmeden yoldaşlık ettiğimizi fark ettim. Bu ortak duygu ve deneyimler, kadınlar arasındaki dayanışmanın ne kadar güçlü ve önemli olduğunu gösteriyor.

Gülmez’in hikayesi, siyasette kadının yerinin ne kadar zor ve çetrefilli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Ancak bu yolculukta karşılaşılan her engel, kadınların siyasette daha fazla yer alması gerektiğini bize hatırlatıyor. Bu yüzden, siyasette kadınların daha fazla yer alması için hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.