Dergaha bakardı ofisimin penceresi...

Aşka...

Tam otuz yıl her sabah, her akşam yüz sürdüm. Secdeye durdum avlusunda her cuma.

TropezliAida'yı 'Aşk Kapısı'nın önünde tanıdım. İkimizde onyedimizdeydik. Mektuplarını Faruk hocaya tercüme ettirirken yüzüm kızarırdı, gülüşürdük.

Mektuplarımın satırlarını, Feyzi Halıcı ağabeyin'Gecenin bir yerinde iki ceylan'kitabından tırtıklardım da Faruk hoca Fransızcaya çevirirken zorlanırdı.

'Gözlerinin, öpülesi gözlerinin sıcaklığı, kilometre taşları gibi benim hüznümün tesellisi oluyor. Ayrılığın alınyazısında majiskül sensin...'

Nasıl bir şairdi, aşkı düğüm düğüm yazar biz çözeceğiz diye uğraşırdık.

Bu yüzden acele ediyordum büyümeye.Büyüyüp her şeyi çözmeye.

O telaşede neleri ıskaladım,

Starsbourg'da doğan Elif Şafak değil, ben yazmalıydım Aşk'ı. Ne çok kıskanmıştım kitabını ilk okuduğumda.

Oysa ilk ben tanımıştım, dergahın aşıklarını, aşk yazarlarını.

Mehmet Önder, Sofu Tuğrul, Feyzi Halıcı, Rıdvan Bülbül.

Aşk şiirlerini o okurken ben dizinin dibindeydim Semih Sergen'in.

Ben bilirdim tennurelerin elvan elvan renklerini. Neyin sesini, Edip Seviş amcanın rebabının tınısını benden daha iyi bilen varmıydı?

Benden daha iyi aşık,

Benden daha iyi aşkı kim yazacaktı.

Oysa Kırmızı Kitabevi'nin birkaç adım ötesindeydi aşk. Ofisimin penceresine konan kuşlar biraz önce dergahın üzerinden kalkmıştı. Kaç balkona uğramış, kaç pembe sardunyanın saksısına dokunup gelmişti de ben onu görememiştim.

Sonunda yine bana, şairin satırları kaldı. Ne yazarı, ne Fransızcaya çevirecek hocası hayatta olmayan.

'.....Nerde olursan ol, nereye saklanırsan saklan, hangi masaldaysan, bir gün, bir en yakın gün mutlaka geleceksin, amma yapayalnız, amma niyaz niyaz bir mendil gibi, bir okunmamış arzuhal gibi!.

Şiir bu diye tamamlıyor bazıları seni konuşurken.. —Ya böyle işte, seni konuşmak da enteresan oluyor bazen — Sen belki farkında bile değilsin, bu da işin en güzel tarafı.. Ve ceylan sürüleriyle dağdan bir inmiyor musun ortalık o anda gül bahçesi oluyor. Sen ağların, ve oltaların ötesinde bir beyaz karidessin, tertemiz, aydınlık ve şeffaf.. Yakamozlu su değirmenlerinin tekmil-kanat rüzgar rüzgar boşalışı sana, senin için, ölümsüz aşk adına......' ( Feyzi Halıcı'nın ardından aklıma getirdikleri)