Süper Lig’de 7 hafta geride kaldı ve artık yavaş yavaş kazan da kaynamaya başlıyor.
Geçtiğimiz haftalarda yazdığım bir yazıda ‘Lig derbiden sonra başlayacak’ demiştim, bu düşüncemde de haklı çıktım.
Bugüne kadar hakem hataları nedeniyle açıklama yapan yönetici yarda başkan görmemiştik.
Rakipleri eleştiren yöneticiler olmamıştı.
Hatta bunun tam tersi birbirine iyi dileklerde bulunan yöneticileri izlemeye başlamıştık.
Ta ki derbi oynanana kadar.
Zaten ben kendi adıma bunu bekliyordum.
Yalancı baharın kısa süreceği belliydi.
Tam da öyle yani beklediğim gibi oldu.
Derbi oynandı bitti ve sesler yükselmeye başladı.
Bu ülkede her zaman Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın sesi yüksek çıkar.
Haklı da olsalar, haksız da olsalar yüksek tondan konuşurlar.
Ve bu yükselen sesler reyting anlamı taşır.
Hatta bunun zaman zaman, sahaya ve skora da yansıdığı olur.
Son dönemde bunun örneklerini net olarak görebiliyoruz.
Aslında birbirinden hiç farkı olmayan bu kulüplerin yöneticilerinin birbirlerini suçlayan, sert açıklamalarına şahitlik ediyoruz.
Ne yazık ki Türk futbolunda bu üç takımın büyük bir ağırlığı var. Gündemi onlar belirliyor, onlar şekillendiriyorlar.
Böyle olunca da diğer kulüplere figüran muamelesi yapılıyor.
Olan Anadolu kulüplerine oluyor.
Haklı dahi olsalar, sesleri istediği kadar da yükselse ne yazık ki karşılık bulmuyor.
Bana göre Türk futbolunun en büyük sorunlarından birisi de budur.
Anadolu kulüpleri, figüran gibi görüldüğü sürece Türkiye’de futbol bir adım ileri gidemeyecek.
Öncelikle kafa yapımızın değişmesi gerekiyor.