Geçtiğimiz haftalarda oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbisi ile birlikte ligin de tam anlamıyla başlayacağını söylemiştim.
Aynen dediğim gibi de oldu.
Derbinin ardından ligin ateşi yükselirken puan kayıpları da yaşanmaya başladı.
Puan kayıpları yaşanınca elbette gerilim de giderek artıyor.
Geçtiğimiz hafta oynanan Galatasaray-Beşiktaş maçı ile birlikte Türkiye Süper Ligi eski formunu yakaladı.
Yöneticiler maç sonu sert demeçler verdi.
Kulüpler sosyal medya hesaplarından imalı göndermeler yaptı.
Hakem eleştirileri de geri kalır mı hiç.
Kulüpler yaptıkları hakem eleştirilerinin yanına TFF’yi de ekleyerek sert açıklamalar yaptılar.
Böylelikle taraftarlarının da gazı alınmış oldu.
Peki bunun kime faydası oluyor?
Aslında hiç kimseye…
Geçtiğimiz gün oturduğum bir kafede yansımadakilerin konuşmasına kulak misafiri oldum.
Sohbetten belli ki tartışma içerisinde olanlar Beşiktaşlı ve Galatasaraylıydı.
Bir taraf “Galatasaray kollanıyor yine şampiyon yapılmak isteniyor” derken diğer taraf ise Beşiktaş’ın Galatasaray karşısında hakkının yendiğini söylüyordu.
Uzun uzun tartışmalar oldu, sesler yükseldi…
Neyse ki tartışma sadece birbirlerini sözlü olarak ikna etme çabası ile kaldı.
Ancak gelinen noktaya baktığımız zaman aslında kulüplerin yaptığı bu sert açıklamaların ne kadar tehlikeli bir boyuta geldiğini de görebiliyoruz.
Benim şahit olduğum tartışma seviyeli bitmiş olsa da bu ülkede insanlar bu tartışmalar yüzünden kavga bile edebiliyorlar.
İşte tehlike burada başlıyor.
Futbol kulüpleri yöneticileri, sahada alınan başarısız sonucun üzerini kapatabilmek için maç sonu yaptığı sert açıklamaları iyi düşünmelidir.
Çünkü futbol sadece bir futbol demek değildir.
Kitleleri etkileyebiliyor.
Toplumsal olaylara meydan verebiliyor.
Zaten gergin yaşan halkımız bir de futbol yüzünden gerilmemeli.
Futbolun da bir spor dalı olduğunu unutmamalıyız.