Nedendir bilmem, bilmek de istemem; çocukluk anılarımı hafızamdan uzun bir süre sildiğim bir dönem geçti ömrümden.
Çocukluk anılarım bir kenara, hayallerim bile yoktu ortada. Yeni hayaller, yeni umutlar, yeni anılar ile devam ederdim hayatıma. Eksikliğini bilir ama üstelemez; hayatımı bu şekilde kabul ederdim.
Sonra bir gün beklenmedik bir şey oldu. Biri içimdeki çocuğun sesini duydu. Ben bile bu sese kulak vermezken o, sesimi duyurmama yardımcı oldu.
Milo ile yaşadığım süreç her zaman benim için kıymetli ve unutulmaz anları beraberinde getirdi. Ona verdiğim değer; bilindik ve içten gelendi. En önemlisi ise Milo, unuttuğum çocukluğumdan bugüne taşıdığım en güzel hayalimdi.
Çocukluğum; anılarım ve hayallerimin arasında en köklüsü aslında Milo’ydu.
Bunu her zaman içten içe bilmekle beraber, görmezden geldiğim çocukluğumla bu yaşıma kadar yaşamıştım oysa.
Sonra bir gün çocukluğum elimden tuttu, diğer tarafta ise Milo’nun gülen gözleri vardı. O zaman daha net gördüm bu sevginin kaynağını. Gördüm ve gülümsedim çocukluğumun en değerli anısına.
İşte Milo, benim unuttuğum ama içten içte bildiğim en güzel çocukluk anım, hayalimdi.
Hayalimi o kadar güzel yaşadım ki ben, şimdi sizlerle paylaşır oldum. Yitip gitse de yeniden hayat verdiğim Milo’m, burada yazdığım anılar ile sizlerle buluştu.
Ben ise bu yazı serüvenim boyunca hayatımda deneyimlediğim acı, tatlı tecrübeler ile birlikte birçok yeni hatıraya kavuştum. Çocukluğuma, Milo’ma…
Milo’ya olan hislerimin kaynağı olan çocukluğumun sesini tekrar duymama ve duyurmama yardımcı olan her şeye ve herkese sevgilerle…