Dün bir fotoğrafa baktım;
Sevgisiz, sevimsiz ölü it bakışlar.
Zoraki gülümsemeler….Artık masumiyete geri dönmeleri mümkünsüz bu insanların bulunduğu fotoğrafta bir masanın üstüne serilmiş gazete kağıtları üzerindeki ekmeğin bile kutsallığı kalmamış,
Çünkü o masaya gelen katık, yaşadıkları şehirlere genelev muamelesi yapıp bakire rolüne soyunanların bir ülkeyi satmış çirkin kumpaslarından gelmektedir.
Bir kadın tüccarının kazancından daha fazla kirlidir.
Ve de haramdır…
…..
Eskiden böyle masalar kurşun kokulu mürettiphanelerin hurufat masaları üzerine kurulurdu.
Külahta siyah zeytin tashih kağıtlarının üzerine düşer, bir kalıp teneke peynirine bir gün önceki manşetin mürekkebi bulaşırdı.
Birkaç baş soğan ve Kürt Bakkal’ın kırmızı yumurtaları …
Entertipe kurşun atmaktan ciğerleri bitse de Markupçunun, daha ellisinde çocuklarının mürüvvetini göremeden bu dünyadan göçüp giden Selçuk Usta’dan önce daldırmazdı elini zeytine.
İhsan usta sobanın üzerinde ekmekleri kızartan kalfası Ahmet gelmeden bismillah demez,
Ben yazı işlerinden inmeden boğazlarından geçmezdi tek bir lokma.
Helaldi ve kutsaldı.
O masanın etrafına toplanmış herkes matbuat sektörünün kahramanları ydı.
Elleri yüzleri matbaa mürekkebi olsa da ruhları kirlenmedi.
Fukaralıklarından utanırlardı.
…..
Bir yerlerde birkaç kare siyah beyaz fotoğrafımız var o günlerden kalma bakmaktan onur duyduğum…(5-1-2016/Antalya Ekspres)