Deyip söze girelim mi? Ankara, “Hedefimiz tek haneli enflasyon” diyor ve de istihdamda rekor kırıldığını söylüyor, keşke. İyi de İŞKUR kapılarında oluşan kuyruklar, sokaklarda kapı kapı iş arayan işsizler onları napcez? Kırılan rekordan onlar neden nasiplenmez acaba? Gelelim tek haneli enflasyon meselesine, yani milletin en fazla konuştuğu kara kabusa. TÜİK'e göre enflasyon düşüyor, ENAG'a göre yükseliyor.  Sokağın enflasyon verilerine güveni falan kalmamış, peki vatandaş neye inanıyor? Pazarda gördüğü enflasyona inanıyor. Hani gelecekte enflasyon tek haneli rakamlara düşecekmiş ya, gelecek karın doyurmuyor beyler.

***

Açlık sınırı olmuş 19 bin küsur, yoksulluk sınırı ise 64 bin küsur. Vatandaş deseniz borç batağının içinde günü, haftayı, ayı geçirme çabasında “Bugün de doyduk yarına Allah kerim” diyor, 7'den 70'e geçim sıkıntısı. Durum vaziyet böyleyken sabit gelirlinin bütçe alternatifi olan kredi kartı faizleri de 1 Kasım itibariyle yükselecekmiş. Yani vatandaşın omzuna yeni borç yüklenecek desenize. Bankalardan kısa mesajlar gelmeye başladı bile. Borca göre kart faizleri artacakmış. Gelen mesajda gecikme faiz oranları falan alt alta yazılmış. Yine vatandaşın sinir uçlarına dokunuluyor. Ne yapalım yani, “Paran kadar konuş kardeşim” dedim ve mesajı kapattım.

***

Şimdi de emekli ve asgari ücrete ne kadar zam gelecek, olası senaryolar konuşuluyor. Eh, sizin olduğu kadar benim de dikkatimi çekti rakamlar. O zaman lafı uzatmadan konuyu olası senaryolara getirelim. Gelecekte en düşük emekli maaşı 15 bin TL olacakmış, asgari ücret ise 20 bin 402 lira ama bu rakamlar, yüzde 20 ila yüzde 35 arasında değişen zam oranlarına göre yapılacakmış. Oldu ki zam oranı yüzde 20 değil de yüzde 35 de olabilir. De öyle veya böyle giderler değil, gelirler sabit. Al gözüm seyreyle.

***

Hani olası maaş artışı senaryolardan söz ettik ya emekliye, asgari ücretliye yapılacak zamlardan. Ekim, Kasım, Aralık, Ocak saydık işte, bu süre boyunca nolcek, sosyoloji çöktü. Millet enflasyonla mücadeleye devam. Bir numaralı gündemi ekonomi olan herkesin şikayeti, ekonomi artı enflasyon, eşittir hayat pahalılığı. Akaryakıta akşamdan sabaha gelen akıl almaz zamlar, doğrudan çarşı pazara yansır olmuş. Ankara her ne kadar “Fiyat istikrarını sağlamak önceliğimizdir” dese de enflasyon denen bu kabus, tüketiciye fiyat algısını dahi unutturmuş. Durum öyle bir hale gelmiş ki kiracı ev sahibi boğaz boğaza. Hiç mi umut yok, vatandaşın görüşüne bakılırsa ‘ekonomi komalık’. İçimiz ferahlamıyor yani. Sağlıcakla kalın.