Kadınların bu ülkede yaşadığı korku ve şiddet artık dayanılmaz bir noktaya geldi! Her gün bir kadının taciz edildiği, öldürüldüğü ya da şiddet gördüğü haberlerine uyanmak, toplum olarak bu dehşeti kanıksamaya başladığımızın en acı göstergesi. Kadınlar, sokakta yürürken, işine giderken ya da evinde otururken her an bir tehditle karşı karşıya. Peki bu tehdit neden bitmiyor? Neden tacizciler, saldırganlar serbestçe dolaşıyor? Neden adalet, kadınların yaşam hakkı söz konusu olduğunda suskun kalıyor?


Bu ülkede kadınlar için nefes almak bile mücadele gerektirir hale geldi. Yolda yürürken bir adımımızın son adımımız olup olmayacağını düşünmek zorunda kalıyoruz. Taciz, şiddet ve cinayetlerle her gün biraz daha korku içinde yaşamak zorunda değiliz! Kadınlar korunmalı, failler cezasız kalmamalı. Bu ülkede adaletin kadınların yaşam hakkını savunduğunu ne zaman göreceğiz?


Sessiz kalmak, bu şiddet döngüsüne ortak olmak demektir. Biz kadınlar susmayacağız! Adaletin kadınların yanında durmadığı bu sistemde sesimizi yükseltmekten başka çaremiz yok. Bu düzen değişmek zorunda
Kadınların can güvenliğinin olmadığı bir dünyada, özgürlükten bahsetmek mümkün mü? Her gün tacize uğrama, öldürülme veya şiddete maruz kalma korkusuyla yaşamak, bir insanın en temel hakkı olan yaşam hakkının gasp edilmesidir. Kadınlar, sokakta yürürken, evde dinlenirken ya da işine giderken her an tetikte olmayı öğrenmek zorunda bırakılıyor. Bu toplum, kadınların korkularını, acılarını ve kayıplarını daha ne kadar görmezden gelecek?
Kadın cinayetleri ve şiddet vakalarının artışını izlerken, yasaların ve cezaların caydırıcılığını sorgulamak zorundayız. Çünkü faillerin serbest kaldığı, ceza almadan hayatlarına devam ettiği bir sistemde adaletin işlediğini söylemek mümkün değil. Bu adaletsiz düzen, kadınların sesini kısmaya, onları toplumsal hayattan koparmaya çalışan bir yapıyı besliyor. Kadınlar yalnızca var olma mücadelesi vermemeli; hak ettiği saygıyı, özgürlüğü ve güvenliği de talep edebilmeli.


Bu karanlık tabloyu değiştirecek olan şey, kadınların susmaması ve dayanışmanın gücüdür. Bu ülkede kadınlar artık yalnız değil; birbirlerinin yanında, omuz omuza durarak mücadele ediyorlar. Bizler, bu adaletsiz sisteme boyun eğmeyeceğiz. Kadınların sesi yükseldikçe sessizliğe hapsedilmek istenen gerçekler daha da görünür olacak. Kadınlar, korkuyla yaşamaya mahkum edilmeyecek. Bu düzeni değiştirmek zorundayız, çünkü biz korkuyu değil, yaşamı seçiyoruz!