Günümüzün dijital çağında, sosyal medya platformları hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Instagram, Facebook, Twitter ve daha birçok platform, sadece eğlence ve sosyal bağlantılar için değil, aynı zamanda bilgi paylaşımı, iş dünyası ve toplumsal hareketlerin bir araya gelmesi için de vazgeçilmez araçlar. Ancak son zamanlarda yasaklamalarla karşı karşıya kalıyoruz. Sebebi ne olursa olsun, bu tür yasaklamalar, dijital özgürlüğü kısıtlayan ve bireylerin özgür iradesini ellerinden alan uygulamalardır.
Öncelikle yasaklamalar toplumda sansür algısını güçlendirir. İnsanlar, hangi bilgiye erişip erişemeyeceklerine karar vermek yerine, önceden belirlenmiş sınırlar içinde kalmaya zorlanır. Bu, bilginin serbest dolaşımını engeller ve toplumsal diyaloğun çeşitliliğini zedeler. Ayrıca sansür mekanizmalarının şeffaf olmaması, güven duygusunu sarsar ve bireylerin otoriteye olan güvenini zayıflatır.
İkinci olarak, dijital platformlar, bireylerin kendilerini ifade etme ve toplumsal katılımda bulunma özgürlüğünü sağlar. Sosyal medya, özellikle marjinalize edilmiş gruplar için bir ses olma işlevi görür. Kadınlar, emekçiler, azınlık grupları ve daha birçok kesim, kendilerini ifade etmek ve seslerini duyurmak için bu platformları kullanır. Yasaklamalar, bu grupların görünürlüğünü ve hak mücadelesini baltalar.
Son olarak, yasaklamalar, bireylerin özgür iradesini hiçe sayar. Her birey, hangi bilgiye erişmek istediğine ve hangi platformda zaman geçirmek istediğine kendisi karar verebilmelidir. Yasaklar, bireylerin bu temel haklarını ellerinden alır ve onları kontrol altında tutma çabası olarak algılanır. Bu, demokratik değerlerle örtüşmeyen bir tutumdur ve toplumsal ilerlemeye engel teşkil eder.
Özgür bir toplumun temelinde bireylerin özgür iradesi yatar. İnsanlar, bir şeyin doğru veya yanlış olduğuna, faydalı veya zararlı olduğuna kendileri karar verebilmelidir. Yasaklamalar yerine, eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarıyla bireylerin bilinçli tercihler yapmaları sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki bir toplumun gerçek gücü, bireylerinin özgürce düşünme ve ifade etme yeteneğinden gelir. Dijital özgürlüğün korunması, demokrasinin ve insan haklarının temel bir gereğidir.
Yasaklamaların ötesine geçip bireylerin kendi özgür iradesiyle karar vermesini sağlamak, toplumsal barış ve ilerleme için elzemdir. Dijital platformlar üzerindeki bu tür kısıtlamaların kaldırılması ve herkesin özgürce bilgiye erişebilmesi, daha adil ve eşitlikçi bir dünya yaratmanın ön koşuludur.
Özgürlük, yasaklarla değil, bireylerin bilinçli seçimleriyle şekillenir.