Karaman, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, zengin bir geçmişe sahip bir şehir. Süleymanhacı köyünde yapılan kazılardan elde edilen verilere göre bölgenin M.Ö. 8000 yıllarına kadar yerleşik hayata sahip olduğu ortaya çıktı. Bu, Karaman’ın tarih öncesi dönemlerden itibaren insan yerleşimine ev sahipliği yaptığını gösteriyor. Hititler zamanında Karaman, askeri ve ticaret merkezi olarak önemli bir rol oynadı ve daha sonra Firigya ve Lidya uygarlıklarının egemenliğine girdi. Bizans döneminde ise Karaman, dini açıdan önemli bir merkez halini aldı. Binbir Kilise olarak bilinen Karadağ’daki ören yeri, o döneme ait birçok kilise, manastır, bazilika ve şapelle dikkat çekiyor. Ayrıca Derbe ve Taşkale köylerinde bulunan Manazan Mağaraları, Bizans döneminin izlerini taşıyan diğer önemli yerleşim alanı olarak biliniyor.
Osmanlı İmparatorluğu’nun güçlenmesiyle birlikte Karamanoğulları 1467 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı Devleti’ne katıldı. Bu olayla birlikte Karaman, Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası haline geldi. Tarihsel süreçte Laranda olarak bilinen Karaman, Türk egemenliği altına girdikten sonra Larende olarak anılmaya başlandı ve Cumhuriyet’in ilanından sonra Karaman adıyla Konya’ya bağlı bir ilçe halini aldı ve 1989 yılında il statüsüne kavuştu. Karaman, İç Anadolu’yu Akdeniz Bölgesi’ne bağlayan önemli bir konumda yer alıyor ve bu coğrafi özellik hem stratejik hem de kültürel açıdan büyük önem taşıyor.
PEKİ, KARAMAN İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Karaman'ın bilinen ilk adı 'Laranda' idi. Türk hâkimiyetine girdikten sonra bu isim 'Larende' olarak değişti ve özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bu şekilde kullanıldı. Başlangıçta Karaman şehrinin tamamı için kullanılan Larende adı, zamanla şehrin yalnızca bir semtinin adı haline geldi. Anadolu Selçuklu Devleti’nin sona ermesinin ardından Karamanoğulları Beyliği’nin egemenliğine giren Larende, 1325 yılında Karamanoğulları Beyliği’nin başkenti olduktan sonra Karaman ismini aldı ve bu isim, günümüze kadar değişmeden devam etti. Karaman isminin verilme sebebi konusunda tarihçiler farklı görüşler öne sürüyor. Bazı kaynaklar, ismin Larende’ye vali olarak gönderilen Lala Kamereddin’in adının zamanla bozulması sonucu verildiğini belirtirken diğer kaynaklar ise ismin, Karamanoğulları Beyliği’nin kurucusu Nure Sofi’nin oğlu Karaman Bey’den geldiğini söylüyor. Bir başka görüşse Karamanoğulları’nın mensup olduğu Karaman Oymağı isminin önce bu oymak için sonra da yerleştikleri şehir için kullanıldığı yönünde.
Ancak, şehrin ilkçağ ve Selçuklu dönemi de dahil olmak üzere 'Laranda' ve sonrasında 'Larende' olarak bilindiği konusunda herhangi bir şüphe yok. Karamanoğulları Beyliği’nin hâkimiyetine girmesiyle birlikte şehir adı Karaman olarak değiştirildi ve bu isim, Karamanoğulları Beyliği’nin adıyla özdeşleşti. Karamanoğulları Beyliği’nin Osmanlı Devleti’ne katılmasının ardından Karaman ismi, Larende şehrini değil, Karamanoğulları Beyliği’nin hâkim olduğu coğrafi alanı ifade etmek için kullanılmaya başlandı. Konya, bu coğrafyanın merkezi olarak kabul edildi ve bölge Karaman Eyaleti olarak adlandırıldı. 1867 yılında çıkarılan vilayet nizamnamesiyle Konya vilayet haline getirildi ve Karaman da bu vilayete bağlı bir kaza merkezi oldu. Bu süreçle birlikte Karaman ismi, yalnızca şehrin merkezi için kullanılmaya başlandı.
20. yüzyılın başlarında, özellikle 1920'ler ve 1930'larda, bölgenin idari yapısındaki değişikliklerle birlikte Karaman'ın bağımsız bir il olma yönünde bazı talepler ve tartışmalar gündeme geldi. Ancak, Karaman isminin tarihsel ve kültürel önemi, bu taleplerin arkasında önemli bir motivasyon kaynağıydı. Karaman, hem Karamanoğulları Beyliği'nin mirasını taşıyor hem de Türk dili ve kültürü açısından özel bir yer tutuyor. Sonunda Karaman, 1 Temmuz 1989 tarihinde çıkarılan bir yasa ile Konya ilinden ayrılarak bağımsız bir il statüsüne kavuştu. Karaman isminin kullanılmaya devam edilmesi ise bölgenin tarihsel kökleriyle olan bağını güçlü bir şekilde korumasına olanak sağladı. Bu bağlamda Karaman'ın adı, bölgenin tarihsel kimliğini ve kültürel geçmişini canlı tutmayı sürdürebilecek bir sembol olarak korunmuş oldu.