Yıllarca Almanların bokunu temizleyen gurbetçilerin ilklerinden pek hayatta kimse kalmadı.
Pılısını pırtısını toplayıp döneni çok az oldu. Cenazeleri geldi, çoluk çocuk torun tombalak bir çoğu orada kaldı. İş adamı olanlar, siyasi hayatına girenler var. Hala marketten ekmek isteyecek kadar Almanca öğrenmeyenler de.
Nasıl da havalı olurdu memlekete gelişleri.
Köyde eşşek üstüne oturmayı bilmeyenler arabalarla gelir, onlar geldiğinde kuyumcusu çapıtcısı bayram ederdi.
Marklar bozulur düğünler yapılır sonra dönüp giderlerdi.
Bir çoğu yaptığı işleri sakladı. Aç kaldıklarını çektikleri eziyetleri atlatmadılar.
Onların yaz mevsiminde geldikleri ülkelerinde hep şen şakrak hallerini anımsıyorum. Likörlü çikolatalarını, 50 sentten toplayıp bize yutturduklarını bizler Almanya'ya gittiğimizde yıllar sonra öğrendik.
O yıllarda Almanya'ya Anadolu'nun , Doğunun, Karadeniz'in neresinden giderse gitsin hepsi ülkelerini sever , memleketlerini özler , hasret çekerlerdi.....
.......
Berlindeyiz. Swis otel'den çıkıp bindiğimiz taksici 'merhaba' deyince rahatladık. Hiç olmazsa gideceğimiz adresi anlatma derdimiz daha kolay olacaktı.
'Türkmüsün evlat' diye sordu arkadaşlardan biri.
'Türkçe biliyorum ama Türk değil, Kürtüm' dedi...
Sonrası insanın sinirlerini bozan bir tartışma!
Türk olmadığını ama Türkiyeli olduğunu söyleyen genç adam öfkesini ve kinini küstahça kusmaktan kaçınmadı.
Kökleri bizim buralardan ama, dedesinin Almancı serüveni ile üç kuşaktır gurbetteler.
Dedesini kendisi gibi düşünmemiş baba daha ılımlıymış. Ama kendisi .....
PKK sempatizanı. Her yıl Türkiye'ye tatile geliyor ama baba ocağına bir kez gitmiş. Ege ve Akdeniz'de tatil yapıyor.
'Şimdi sen bu konuşmalarınla bölücülük yapıyorsun. Biz o topraklarda yıllarca kardeş gibi yaşadık' ın yanıtına gülermisin ağlarmısın?
Yok yok bölücü değilim. Yani Doğu bizde, Kürtlerde kalsın, batı Türklerde diye bir şey yok. Bizim bir devletimiz olsun ama, Antalya, İzmir, İstanbul, denizler, tüm güzellikler sizde kalsın istemiyorum....'
....
Keşke bizim Almancılar hep bizi 50 sente aldıkları likörlü çikolatalarla kandırsalardı da kandırılmasalardı...
Keşke içlerinde böyle bir kin büyütmeselerdi.
Keşke şapkalarında tüyleri, sırtlarında hala teypleri olsaydı.
Keşke siz biz diye kuşaklar sonra ayrışmaya kalkmasalardı....