Yüzlerce yıllık ahşap tahıl ambarlarının mekanı Sinan Değirmeni’nde hamsi ızgara yapan kadını aktarmıştık geçen hafta. Konyaaltı Belediyesi harekete geçti. Sinan Değirmeni masaya yatırıldı. Daha doğrusu hem Sinan Değirmeni, hem de Gürsu mahallesindeki Roma hamamı… Sinan Değirmeni’nde daha önce işleyen süreci aktarmıştım zaten. Belediye tarafından hazırlanmış bir proje var. Koruma Kurulu’ndan onay almıştı. Toprak Kurulu’ndan da karar çıktı. Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın masasında şu an. Sümen altında bekliyor.
BOYNUNUZUN BORCUDUR
Sinan Değirmeni Konyaaltı Belediyesi’nin önünde, ama tabloya bakıldığında, biraz zaman alacak gibi duruyor. Sürecin hızlanması için kamuoyu baskısı ve siyasi temaslar gerekiyor. Saraydan gelen “belediyeleri silkeleyin” talimatı havada dururken, aşağıda birileri kılını kıpırdatır mı? Asıl soru bu. Fakat Antalya’nın, halkın, tarihin üzerimize yüklediği bir görev, borç var. Bu borç sadece benim, senin, bu kentte yaşayanların değil, devlet insanlarının, amirlerin, şeflerin, müdürlerin, başkanların, kaymakamların, valinin de sırtında. Antalya’dan servet kazananlar, otelciler, turizmciler, iş dünyası; sizin de borcunuz tabii.
ROMA HAMAMI İÇİN PROJE
Sinan Değirmeni konusu aşağı yukarı böyle… Peki Roma hamamı? Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan, Gürsu’daki bu tarihi hamamın daha kısa bir sürede halka kazandırılacağını söyledi. Ankara’nın, devletin, orayı kütüphane yapmak gibi bir projesi vardı. Kotan’ın söylediğine göre orası kütüphane olmayacak. Çevresi temizlenerek, düzenlenerek sosyal tesis yapılacak. Makul fiyatlarla hizmet verecek. Vatandaş tarihi yapının gölgesinde çayını yudumlayıp sohbet edecek, vakit geçirecek. Niyet şimdilik böyle… Bu konuyla ilgili toplantılar, görüşmeler sürüyor.
ANTALYA’NIN SÜMELA’SI
Roma hamamı göz önünde, neredeyse ana cadde üstünde bir yer. Sinan Değirmeni o kadar popüler olmasa da, bir miktar biliniyor. Özellikle gezi gruplarının filan bildiği, tanıdığı bir yer. Fakat hep söylüyoruz; Konyaaltı bunlarla sınırlı değil. Bir dolu antik yerleşim var. Hızlıca sayarsak; Kelbessos, Trebenna, Typallia, Onobara, Neopolis, Kartınpınarı, Palamutdüzü, İn Önü… Yalnız Mezar, Gedeller, Dipsiz, Çandır Kalesi, Minnetinini, Gazelli Tepe, Kargılık, Domuzağılı, Kurumusluk gibi daha küçük yerleşimler de cabası… Doyran Manastırı’nı da atlamayalım. Sürekli yağmalanan, delik deşik edilen bu manastır, birileri el atsa, devlet koruyabilse, belediye sahip çıksa, Antalya’nın Sümela’sı olabilir.
ARAŞTIRMALARA DESTEK
Konyaaltı Belediyesi Domuzağılı’nda yapılan arkeolojik çalışmalara ve Domuzburnu Mağarası’ndaki kazıya destek vermişti aslında. Buluntuların analiz maliyetini belediye üstlenmişti. Maddi anlamda küçük bir destek olmakla birlikte, bilimsel anlamda değeri büyük bir katkıydı bu. Sürdürülebilirdi aslında. Ne yapılabilir? Mesela belediye, Konyaaltı konulu bilimsel çalışmalara, yüksek lisans ve doktora tezlerine omuz verebilir. Öğrencilerin bitirme tezlerinde bu bölgeyi tercih etmesi teşvik edilebilir. Bu tür bilimsel çalışmalar yapan akademisyenleri, öğrencileri, dağın başındaki, ormanın, çalının çırpının içindeki yerleşimlere belediye ulaştırsa, kitap-kırtasiye desteği verse, çalışma ortamı sağlasa, fena mı olur? Böylece Konyaaltı level atlar.