Fenerbahçe ve Galatasaray’ın maçlarını oynadığı günlerde daha maçlar başlamadan  ‘Kara gece’ adı altında paylaşımlar sizlerin de dikkatini çekmiştir. Hakem hatalarına dikkat çekmek ve algı yaratmak için yapılan bu operasyon ne yazık ki Pazartesi akşamı gerçeğe dönüştü.

Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde, Türk futbolunun marka değeri en yüksek olan liginde oynanan bir müsabakada Türkiye’nin 1 numaralı hakemine yumruklu, tekmeli saldırı yaşandı.

1 ay önce Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid-Braga maçını yönetmiş, Avrupa Şampiyonası’nda sahaya çıkması beklenen FİFA kokartlı ve şuan Türkiye’nin bir numaralı hakemi; Halil Umut Meler.

Belki de bu hakem, yaşanan talihsiz olaydan ötürü hakemliği bırakacak.

Gerçekten inanılır şey değil.

Bir insan, milyonların gözünün önünde sahaya inip maçın hakemine bunu yapacak kadar nasıl kendinden geçebilir anlayamıyorum.

Sadece bir spor müsabakasından bahsediyoruz.

Yani kazanabilir yada kaybedebilirsiniz.

Bunu hayat memat meselesi haline getirmenin tike ne faydası olabilir.

Ne yazık ki yaşananları benim aklım hayalim almıyor.

Afrika ülkesinde olmayacak bir olayı yaşadık.

Türk futbolunun zaten yerlerde olan marka değeri ne yazık ki yerin dibine girmiş durumda.

Kylian Mbappe’ye milyon Eurolar veren yayıncı kuruluşun sahibinin devamlı olarak fiyat düşürmesinin de temel nedeni işte budur.

Peki sadece o yumruğu atanlar mı suçlu.

Asla…

Maçtan sonra Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı herkesi suçladı. Başkanları, yöneticileri, gazetecileri, yorumcuları… Elbette onların da payı yok değil ancak Türk futbolunu yönetenlerin hiç mi suçu yoktur. Herkese mavi boncuk dağıtmakla bu işler olmaz. Ne şiş yansın ne kebap diyerek, idare ederek Türk futbolu yönetilmez.

Kaldı ki, Faruk Koca’nın saldırısından sonra ya tribünler de galeyana gelip sahaya inseydi ne olacaktı?

Bunu hiç düşündünüz mü? O sahada katliam yaşansaydı bunun sorumluluğunu kim üstlenecekti? Peki ya TFF’nin halen idare eder açıklamaları, MHK’nin sessiz kalması. Gerçekten düşündükçe insanın aklı almıyor.

Türkiye’de icazetle başkanlık koltuğuna oturulduğu müddetçe bu işlerin sonu gelmez ve gelmeyecektir. Ve bizler ‘Bundan daha kötü ne olabilir?’ dedikçe daha kötülerini de görmeye ve yaşamaya devam edeceğiz…