Kabuğun dışına çıkıp Antalya’yı dolaşmak, ilçelerine, beldelerine, köylerine gitmek, ücra noktalarına uğramak insana gerçekten iyi geliyor. Fırsat buldukça gidin. Akseki’ye uğrayın mesela, Demre’ye varın, Bademağacı’nı, Dağbeli’ni görün arada. Mini bir tur yaptım son günlerde. Side’ye gittim, sonra Finike’ye, ardından da Phaselis’e. Bitmedi. Döşemealtı’nı aşıp, bir zamanların favori yazlık beldeleri Bademağacı ve Dağbeli’ne vardım. Hava değişiyor, gündem değişiyor, kafa değişiyor, coğrafya değişiyor. Enerji yüklenip geliyor insan.

SU PERİLERİNİN ÇEŞMESİ

Side antik kenti giriş kapısının hemen önünde yükselen anıtsal çeşmede hummalı bir çalışma var. Nymphaeum deniyor bu anıtsal çeşmelere. Su perilerinden alıyor ismini. Uzun bir süredir devam eden onarım çalışmasının sonucunda muhteşem çeşme ayağa kaldırılacak. Bir yandan restorasyon ekibi çalışırken, öte yandan da çeşmenin arkasına yerleşen kazı ekibi yeni buluntular arıyor. Anadolu’nun en anıtsal çeşmelerinden olan yapı, üzerindeki yazıtlar ve bezemeler sayesinde MS 2. yüzyıla, İmparator Caracalla dönemine tarihleniyor.

PERGE-SİDE EZELİ REKABETİ

Başkent Roma’daki görkemli çeşmenin bir benzeri olarak yapılan anıt, üç katlı bir cephe düzenlemesine sahip. Eski çağlarda Side ile Perge arasında ezeli bir rekabet vardı. Biri ne yaparsa, diğeri daha büyüğünü inşa etmek için para akıtırdı. Bu çeşme Perge’deki emsallerinden daha büyük… Demek ki rekabet zincirinin son halkası… Perge’nin bu Side çeşmesini aşmak, daha büyüğünü yapmak için motivasyonu, enerjisi ve kaynağı kalmamış belli ki. Bu nedenle, devasa Roma iktidarının ve ekonomisinin çökmeye başladığı dönemin kalıtı diyebiliriz.

YANLIŞ ANLAŞILAN TAPINAK

Deniz kenti Side’nin en önemli bayramı olan Epibaterion’un bu anıtsal çeşme önünde başladığı düşünülüyor. Buradan yola çıkan tören alayı, Side’nin sembolü olan Apollon Tapınağı’na kadar yürüyordu. Orada sadece Apollon Tapınağı yok tabii, yanındaki Athena Tapınağı da ayağa kaldırılıyor son günlerde. Aslında Apollon tapınağının aslında Athena, Athena Tapınağı’nın ise gerçekte Apollon olduğu, ilk arkeolojik incelemeler sırasında yanlış adlandırıldıkları söyleniyor son zamanlarda. Hüseyin Sabri Alanyalı’nın bu tezi çok doğru duruyor. Mevzuyu fazla dağıtmadan tapınaklara dönelim. Buraya kadar yürüyen tören alayı, iki tapınağın çevresinde, deniz kıyısında, limanların yanı başında, esrik bir eğlencenin hızına kapılıyordu muhtemelen. Side geçmişini ararken, coşkusunu da kuşanıyor yeniden. Giritliler kahvesinde sıcak bir çay sizi bekliyor. Mutlaka uğrayıp iki lafın belini kırın.

Tarih yağması sürüyor

Side’de bir süredir güzel şeyler oluyor, belediye ile belde sakinlerinin ortak çabasıyla antik kent toprağın altından yeniden doğuyor diyoruz, ama yağma kural tanımıyor. Side’deki barakalar, kaçak yapılar, eklentiler, derme çatma binalar yıkılıp, altlarındaki geçmiş ortaya çıkartılırken, tarihi eserlerin yanında villalar da anında görülmeye başlandı. Bir yandan bütün ülkeye örnek olacak, devrim niteliğinde bir proje yürütülüyor, diğer yandan da yağma örgütleniyor, imar virüsü, villa hastalığı yayılmaya devam ediyor. İşte Side’nin iki yüzü…