Aspendos Tiyatrosu, dünyanın en iyi korunmuş antik tiyatrolarından biri. Günümüzde konserler düzenleniyor bu tiyatroda. Hatta her yıl düzenlenen Aspendos Opera ve Bale Festivali artık başlı başına bir marka. Bu yıl 31.’si gerçekleştirildi. Antalya’nın Altın Portakal’dan sonra ikinci köklü festivali bu… Aspendos Tiyatrosu böyle bir şöhrete sahip... Yerli-yabancı bir dolu turist çekiyor burası. Fakat ziyaretçilerin çoğu tiyatroyu gezip gidiyor. Oysa hem tiyatronun üstündeki geniş düzlükte, hem de düzlüğün hemen arkasındaki ovada müthiş bir dünya var.
‘MASA’ DENİLEN YÜZEY ŞEKLİ
Aspendos’un üzerinde kurulduğu düzlüğe coğrafyada ‘mesa’ deniyor. Perge’nin akropolü, Sillyon antik kentinin en eski yerleşim alanı da böylesi bir düzlük. Bu yeryüzü şeklinin en bilindik örneği aslında Antalya merkezde. ‘Mesa’ sözcüğünü çok güzel Türkçeleştirmiş, ‘masa’ demişiz. Antalya merkezdeki Masa Dağı’nı hatırlatınca, nasıl bir yüzey şeklini kastettiğimiz anlaşılacaktır. Ovanın ortasında ansızın ve tek başına yükselen tepsi şeklindeki bir tepe…
KEMERLERİ MERAK EDEN YOK
Antik tiyatro bu masaya ya da tepsiye yaslanıyor. Tepsinin üstünde de bazilika, agora, pazar binası, anıtsal çeşme, meclis binası gibi yapıyor var. Bir süredir arkeolojik kazılar yürütülüyor. Aspendos’un karanlık, sisler içindeki geçmişi yavaş yavaş aydınlanıyor. Etkileyici, göze, akla ve ruha iyi gelen bir kent. Bütün binalarıyla güzel, ama iki mimari harika barındırıyor. Biri Aspendos Tiyatrosu, diğeri ise 20 kilometre kuzeydeki iki kaynaktan kente su getiren aquadukt, yani suyolu. Bu kemerlere gidiş yolunu gösteren levhalar, panolar var, ama meraklısı pek yok.
20 KİLOMETRE ÖTEDEN GELEN SU
Eski çağlardan günümüze kalan nadir örneklerden olan bu kanallar, künkler, borular, tüneller ve kemerler dizisiyle su Aspendos’a getirildi. 20 kilometrenin önemli bir kısmı Roma su mühendisliğinin standardı olan iyi sıvanmış moloz taş örgü kanallarla geçildi. Yaklaşık 2 kilometre uzunluğundaki ovayı geçmek için de 5 tünel ve 4 büyük su köprüsü inşa edildi. Geçerken düşen su basıncını artırmak için de iki devasa sifon kuruldu. Sifonlardan biri 15, diğeri ise 22 metre yüksekliğinde. Ortasında birer kulenin yer aldığı bu sifonlar sayesinde hızı artırılan su, Aspendos’un en yüksek noktasına ulaştığında bile şarıl şarıl akıyordu.
BU MİRASIN BİLİNCİNDE DEĞİLİZ
MS 2. yüzyılda Tiberius Claudius Italicus tarafından 2 milyon denari karşılığında inşa ettirilen su kemerleri, hidrodinamik prensiplerinin uygulandığı ilk mühendislik örneğidir. Bir benzeri de yoktur. Tekrarlayalım: ‘İlk’ ve ‘tek’… Altını çizelim: Bu ‘ilk’ ve ‘tek’ Antalya’da. Serik sınırları içindeki Aspendos’ta… Kaç kent yöneticisi bunu biliyor? Aspendos su kemerleri ve tiyatrosunun UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde olduğunu da sözlerimize ekleyelim. Özetlersek; 30 yılı aşkın süredir yapılan Opera ve Bale Festivali, Aspendos tiyatrosu, mühendislik harikası su kemerleri… Daha ne olsun? İngiltere 2 metre boyundaki bir taşı ‘megalit’ diye bütün dünyaya pazarlarken, biz böyle zenginliğin bilincinde bile değiliz.