Türkiye olarak turizme çok iyi başladık.
Yepyeni ve eşsiz oteller yaptık. Güçlü tur operatörleri kurduk. Turizmde alt yapıya önem verdik. Turisti getirebilmek için havayolu şirketleri kurduk.
Yani anlayacağınız turizmin gelişmesi için gereken her şeyi hemen hemen yaptık.
Yapamadığımız tek şey sektörde çalışan personeli tutabilmek oldu.
1990'lı yıllardan bu yana hep yazdık, çizdik.
Turizm sektörü için olmazsa olmaz olan tek şey personeldir diye.
Turizm bir hizmet sektörüdür. Hizmeti ise personel yapar. Sektörde çalışan personel mutlaka eğitilmeli, turiste daha iyi hizmet verebilmeli.
Ancak yıllardır değişen bir şey olmadı. Personel hep ikinci plana itildi. En ufak krizde personel günah keçisi ilan edildi ve işinden oldu.
Yıllardır hep kalifiye personelin yetişmesi gerektiğini savunduk. Turizm sektörü de bunu hep kabul etti ama ne oldu?
Turizm sektörü ağırlıklı olarak yaz döneminde canlılık kazanıyor. Kış aylarında açık olan tesislerin personeli biraz daha şanslı. Diğerleri ise hep geçici işçi statüsünde oldu.
Turizm sektöründe çalışanlar 8 ay çalışıp 8 aylık maaş aldı. 4 ay maaşsız olarak evinde beklemek zorunda kaldı.
Sektörde çalışanların büyük kısmı asgari ücretli. Günümüzde asgari ücret açlık sınırının altında kaldı. Yani bir çalışan kazandığı para ile ay sonunu zor getiriyor. Bu kişi 8 aylık maaşıyla 12 ay nasıl yaşayacak. İşte bu düşünülmedi ya da düşünmek kimsenin işine gelmedi.
8 ay çalışan turizm emekçisi 8 aylık bir sigortaya sahip olabiliyor. 4 ay sigortasız kalıyor. Yani daha geç emekli olabiliyorlar.
Turizm sektöründe çalışanların çoğunun gelecek hayali kalmadı. Çünkü geleceğini oluşturabilecek bir geliri olmuyor.
Geliri azalan turizm personeli artık aile kurmak bile istemiyor. Çünkü geçim zor. Ailesi olanlarda artık ana babaları ile kalmak zorunda kalıyor. Çünkü ancak o zaman geçinebiliyorlar.
POYD Başkanı Ülkay Atmaca bir açıklama yaptı; ''Turizmdeki kalifiye elemanlar farklı sektörlere göç ettiler. Antalya'nın dünyaca ünlü otelleri istihdam edecek kalifiye personel bulamıyor'' şeklinde konuştu.
Bir turizm profesyonelinin söyledikleri bu. Bu bir gerçek. Artık turizm sektörü her geçen yıl sektörden biraz daha uzaklaşıyor.
Bunun alarmı bir kaç yıldır veriliyor. Ancak gelen bu tehlikeyi ne Kültür ve Turizm bakanlığı ne de turizm işletmeleri tarafından ya ciddiye alınmadı ya da alınmak işlerine gelmedi.
Son yıllarda turizm sektörü Türk Cumhuriyetlerinde turizm eğitimi gören, görmeyen gençleri getirerek personel sorununu çözmeye çalıştırıyorlar.
Sektör bu kişilere maaşlarını döviz olarak veriyor. Döviz Türk lirası karşısında sürekli değer kazandığı için turizm sektörünün bu ithal çalışanlara verdiği para da TL cinsinden sürekli artıyor.
Turizm sektörü yabancı çalışana verdiği ücreti Türk çalışana verse belki bu sorun ortadan kalkacak ama bunu yapmıyor.
Yabancı çalışan istenildiği kadar çalışıyor ve ülkesine dönüyor. Bir daha arkasına bakmıyor. Bu da işletmelerin işine geliyor.
Daha önce dediğim gibi. Turizm sektörü hizmet sektörüdür. Misafir memnuniyeti arttıkça gelen turist sayısı ve turistin harcaması da artıyor.
Biz turizm eğitimi alırken Hocalarımız bize, ''Çalıştığınız tesise gelen müşteriyi iyi tanımak gerekir. Bir daha geldiğinde ona ismiyle hoş geldin demek o kişiyi uzun süreli tesise kazandırır'' demişlerdi.
Şimdi otellerde personel sirkülasyonu var. Biri gidiyor biri geliyor. Turist gediğinde alıştığı, sevdiği personeli bir daha göremez oldu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile turizm sektörü el ele vererek turizm sektöründe personel sıkıntısını acilen çözüme kavuşturmalı.
Yoksa personel her geçen yıl kayboluyor. Eskiden kalifiye personelden bahsederdik. Şimdi ise sıradan personel bulabilen oteller şanslı sayılıyor.
Sektörün birinci sorunu artık personeldir. Acil soruna çare bulunulmalı...