İnsanımız, halkımız, ‘kamu malı’ denildiğinde, kendi malı olduğunu düşünmez mesela. O başkasının malıdır halkımıza göre. Devleti de uhrevi, semavi, kutsal bir varlık olarak görür. Bir memur toplamı olduğunu fark etmez. Kavramlar böyledir bizde. Demokrasi de, hukuk da, anayasa da, insan hakları da aynı. Nasıl algılandıklarını tahmin etmemiz bile güç. Fili tarif eden körler gibi, herkes kendine göre anlar bu kavramları. Öyle idare edip gideriz yani.
YERİNDE KORUYACAKSINIZ
‘Birinci derece korunacak alan’ kavramı da bunlardan biri. Kim koruyacak? Bunu konuşan yok. Devletin bir kurumu geliyor, inceliyor, korunmasına karar veriyor. Arkeolojik ya da doğal alanlar bu kararlarla birlikte ‘sit’ ilan ediliyor. ‘Sit’, Fransızca kökenli bir sözcük… “Yer” anlamına geliyor. Yani ‘yerinde koruyacaksın’ diyor. Eskiden bir kısaltma sanılırdı bu sözcük, büyük harflerle yazardık o yüzden. Sonra öğrendik işin aslını. Bunu da parantez içinde söylemiş olayım.
MÜZEYE ZİMMETLİ ESERLER
Konyaaltı’nın Hacısekiler Mahallesi'ndeki İsli Mağara’nın tehlike altında olduğunu yazmıştık geçen Cuma. İsli Mağara birinci derecede arkeolojik ‘sit’. Tercüme edelim: Birinci derecede arkeolojik ‘yer’. Bunu da en alttaki algı düzeyine tercüme edelim: ‘Yerinde korunacak’. Yani yer korunacak ki oradaki eser de korunmuş olsun. Tekrar soralım o zaman: Kim koruyacak? Koruma kararını alan irade koruyacak. Kim aldı bu kararı? Koruma Kurulu aldı. Kim onayladı? Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü. Nerede yayınlandı? Resmi Gazete’de. Koruma kararı hangi kuruma sorumluluk yüklüyor? Müze'ye…
2500 YILLIK ANIT PATLATILDI
İsli Mağara’nın kapısına dayanan tehdidi uzaklaştırmaya çalışırken başka bir yağmaya tanık olduk. Finike Turunçova’daki 2500 yıllık Delicedere Mezarı patlatıldı. Cephesindeki kabartmalarla birlikte muhteşem bir mezardı o. Şimdi paramparça. Cinlerin kayaları açıp içine altın sakladığına inanan salaklar tarafından patlatılıyor bu eserler. Cehaletin de ötesine geçiyor durum. Bu herifler birileri tarafından korunuyor, kollanıyor. Bir yerlere, bazı şirketlere, holdinglere hortumla para aktaran irade, üç kuruş harcayıp önlem almıyor bu alanlarda.
DEVLETİN HABERİ BİLE YOK
Delicedere Anıtı’na ilk saldırı 2018 yılında oldu. Bir ihbar üzerine bölgeye giden jandarma ekipleri, mezarın altındaki kayalıkta delici aletle açılan 12 delik fark etti. Deliklerin patlayıcıyla doldurulduğunu, üzerinin çimentoyla kapatıldığını gören ekipler, kayadaki çatlağın içinde de patlayıcı buldu. Daha da acısı, bu olayın 6 ay önce olduğunun anlaşılması. Yani birileri anıt mezarı patlatıyor ama jandarmanın 6 ay sonra haberi oluyor. O saldırıda mezarın ön kısmı patlatılmıştı. Şimdi ise cephesi, üzerinde kabartmaların yer aldığı bölüm patlatıldı.
İLGİLERİN KILI KIPIRDAMIYOR
Sürekli saldırıya uğrayan, kırılan, dökülen, parçalanan, patlatılan bu tarihi eser, aslında 2007 yılında Anıtlar Kurulu tarafından tescillendi. Yani böylesine önemli bir eserden, eşsiz bir kültürel mirastan devletin 2007 yılında haberi oldu. Acı, vahim, fecaat… Ne derseniz deyin artık. 2012’de patlatıldı, 2015’te patlatıldı, 2018’de patlatıldı. Hiçbir önlem alınmadığı için, yakın tarihlerde, belki birkaç ay önce yeniden patlatıldı. Bu eser, Demre’deki müzeye zimmetli. Yani onlar koruyacak. Hem de gözleri gibi koruyacaklar. Peki müze ne yaptı? 2019 yılında suç duyurusunda bulundu. Suçlu ya da fail var mı? Yok. Başka ne yaptı? Hiç… Halkın, milletin malını, tarihini, mirasını korumakla görevli, yükümlü olan kurumlar, kulaklarının dibinde patlayan dinamiti bile ancak 6 ay sonra duyabiliyor. Kulaklarda problem var ama burunlarından kıl aldırmazlar. Memleketin altı oyuluyor, bunların derdi ise tekere sokulan çomak…