Antalya’da toplu bisiklet sürebileceğiniz birçok grup mevcut, hemen her akşam katılabileceğiniz şehir içi turları ya da hafta sonu daha uzun parkurlu turlar oluyor.

Yeni başlayanlar ya da kendini geliştirmek isteyenler için bu gruplar kurs niteliği taşıyor. Öncelikle grupla bisiklet sürmeyi öğreniyorsunuz, refleksleriniz gelişiyor, eksikliklerinizi daha net bir şekilde görme şansınız oluyor ve sizden daha deneyimli insanlarla bilgi alışverişinde bulunarak daha hızlı öğrenme imkanı sağlıyor.

Akdeniz Yol Bisiklet Grubu’nu (AYB) ilk duyduğumda bana biraz şehir efsanesi gibi gelmişti çünkü ben o dönemde bisikletin üzerinde zar zor duruyordum. Antalya’da bisiklet sporuyla ilgileniyorsan özellikle de yol bisikletiyle ilgileniyorsan isimlerini duymamanız imkansız. Yıllardır bisiklet süren köklü ve oldukça profesyonel bir grup.

Mental olarak yol bisikleti fikrine alıştığım hatta kendime yol bisikleti baktığım yakın bir zamanda bir bisikletçide Tayyar Bey’le tanıştım. Ayaküstü kısacık sohbetimizde kendisinin AYB’nin kurucularından olduğunu öğrendim.

Tesadüflere inanan bir insan değilim, Tayyar Bey’le tam da böyle bir zamanda yollarımızın kesişmesini bir işaret olarak yorumladım. Kısacık bir muhabbetin ardından  “Bisikletini al gel" dedi. Resmen yollar beni çağırıyordu.

Yol bisikletini alır almaz yola çıkacak şekilde ayarlarını yaptırdıktan sonra soluğu AYB’de aldım. Bu tur hem yol bisikletiyle hem de AYB ile ilk turum olacaktı. Aynı zamanda yol bisikletiyle dağ bisikletini kıyaslama olanağı da sağlayacaktı.

Whatsapp Image 2024 04 02 At 5.23.38 Pm (1)

AYB ile Kepez’in üst tarafında Korkuteli yolu üzerindeki ilk benzinlikte buluştuk. Ben ve arkadaşlarım şehir merkezinde buluşup Meltem, Otogar ve Kepez rampasını çıkarak AYB ise şehir merkezinde buluşup Liman ve Batı Çevreyolu'nu tırmanarak benzinliğe ulaştı. İlk günümde Batı Çevreyolu'nu tırmanarak yol bisikleti hayatımı bitirmek istemedim.

Benzinlikten Mehmet Burcu kaptanın önderliğinde Termessos’a doğru yola çıktık. Yeni bir grup, yeni bir bisiklet, heyecanlı ürkek bir ben, sanki bisiklet sürmeyi yeniden öğreniyordum. Çığlık Yolu’na saptık. Sapmaz olaydık; hayatımda bu kadar berbat bir yol görmedim. Yol da denmez aslında kocaman yamalardan oluşan delik deşik bir yol, bu yolda fazlasıyla modum düştü. Birkaç defa resmen bisikletim havalandı ve kıl payı düşmekten kurtuldum. Bisikleti kontrol etmekte çok zorlandım. Çığlık’ta bir yemek molasının ardından Döşemealtı’na oradan da Burdur Yolu’na çıkış yapıp dönüşe geçtik. Kepez’in üst tarafından Batı Çevreyolu'ndan Liman’a, oradan da şehir merkezinde turu bitirdik. Toplamda 70 kilometrelik bir sürüş gerçekleştirdik. Batı Çevreyolu’nda aşırı rüzgarla karşılaştık. İnişte bile zorlanırken buradan çıkmama kararım çok isabetli olmuş. Tahmini 10 kilometrelik çıkışa doğru daha da dikleşen rampa bir yol burası.

AYB ile sadece tek bir sürüşte yol bisikleti ve sürüş teknikleriyle ilgili bilmediğim bir sürü şey öğrendim. En güzel tarafı bunları sormadan öğrenmekti. Çünkü o kadar profesyoneller ki daha sen sormadan senin sıkıntını anlayıp müdahale ederek sadece sürüşüne bakarak neyi yanlış yaptığını, nasıl yapman gerektiğini gayet mütavazı ve açıklayıcı bir şekilde anlatıyorlar.

Tayyar Bey 74 yaşında. Sürüşte ona yetişememek biraz can sıkıcı olsa da (kendisi harika bir insan) yan yana sürdüğümüz zamanda geçirdiğimiz vakit benim için paha biçilemezdi.

O kadar ilginç ki bu grupta geri kalmak, kopmak ya da yavaşlamak diye bir şey yok. O pedal sürekli dönüyor, gökyüzündeki göçmen kuşlar gibi toplu hareket ediliyor.

Onlarla bisiklete binmek hiç duymadığım bir şarkıyı ezbere söylemek gibi bir şeydi. Hem çok tanıdık hem de söylemesi çok zor, sesimin yetmediği detone olduğum yerler olsa da ben bu şarkıyı çok sevdim. Yola devam…