İslam dünyasının ibadet ayı olan ramazan, diğer taraftan da geleneksel kültürlerin bir ay boyunca devam ettiği ay olarak değerlendirilir. Hoşgörü, sevgi ve saygı bu ayda sanki daha bi pekişir. Kapılar ardına kadar güzelliklere açılır, sofraların bereketi artar. Maalesef bu değerler için dili geçmiş mi kullanmalıyız günümüz toplumunda acaba. Bir kırılma noktasında mıyız?
* * *
Elbette konuyu 'ah eski ramazanlar' a getirmek niyetinde değilim. Dün dünde kaldı. Arkasına bakan önünü görmez misali biz de bugünün getirip götürdüğü değerlere bakıyoruz. Mesela fırsatçıların ramazan zammına. Vatandaş ramazan için çarşı pazara çıkıp, alış veriş yapacak ya. İftar sofrasını, ramazana has kuracak ya. Ne bileyim ben, iftarını açmak için hurmasını, zeytinini, peynirini, pastırmasını (yok artık) alacak ya.
* * *
İşte buyurun ramazana 3-4 gün kala beyaz ete 3'cü zam sessiz sedasız geldi bile. Hem de bir ay içerisinde tavuk eti üçüncü zammı aldı. Tavuğun kanadı butu derken, vatandaşa derisi ile gerisi kaldı. Bakliyatı, soğanı, patatesi tencerede ne kaynayacak da iftar sofrası kurulacak acaba? Ramazanı fırsata çevirenlerden vatandaşa fırsat yok ki, ağzının tadıyla alış verişini yapsın. Onlar sıraya koymuş bile ramazan zammı, bayram zammı, mangal zammı. El insaf.
* * *
Bakın unutuyordum, ramazan pidesi. Hani şu, her yıl ramazan ayı öncesi fiyatı yükseltilip, gramajı düşürülen pidemiz. Ramazan ayına has olarak çıkarılan ve ramazanın geleneklerinden biri olan pidemiz. Tam da iftar saati yaklaşırken gidilir pide alınmaya. Semt fırınlarının önünde oluşan kuyruğa girilir beklenir. Sıcacık, dumanı üzerinde pideyi iftar sofrasına yetiştirmek için. İşte ramazan ayının olmazsa olmazı pideye ne kadar zam gelecek bakalım. Fırıncılar beklemede .
* * *
Turizm sezonu açıldı, başladı falan ya. Antalya'nın caddeleri sokakları bir başka hareketlendi, şenlendi. Turistlerin genci yaşlısı seyahatin ve dahi kentin tadını çıkarıyor. Aman çıkarsınlar. O değil de, hep dikkatimi çekmiştir yabancı yaşlı turistlerin yüzlerindeki mutlu ve gülen ifadeler. El ele kol kola, ikinci baharın hakkını veriyorlar. Vardır bir sebebi hikmeti.
* * *
Öte yandan bir bakıyorum, sokaklarımız 65 yaş üstü çalışanlarımızla dolu. Yüzler asık ifadeler mutsuz. Neden tatile çıkmıyorlar acaba! Hak etmiyorlar mı? Sorunun yönü değişiyor birden ' hayatın yükü mü ağır, sırtlarındaki yük mü' diye. Evet maalesef, bizim yaşlı nüfusun hayali gezmek gerçeği ise ekmek. Hoş çakalın…