12 Eylül 1980 darbesi, yaşananlar, yaşattıkları ve sonrası ile hiç kimsede kolay kolay silinemeyecek izler, yaralar bırakmasının yanında toplumun bütününde ve geleceğinde atom bombası etkisi yarattı.
80 sonrasında eğitim sisteminde yer alan ezber, biat kültürü, sormadan sorgulamadan kabul et bakışı ile yetiştirilen nesil, üzerine askeri cuntanın da topluma saldığı korkuyla birlikte sinik, sessiz, edilgen bir hal aldı. Bu sessizlik mutlaka bir yerde biterdi ya, çözümü hazırdı.
Aynı dönemde kapitalistlere, neoliberalizme “Gel, ne olursan ol gel” diye kucak açıldı. Popüler kültür fişeklendi, artık siyasetten ve siyasilerden korkan vatandaşları bir tüketim çılgınlığı sardı. Bas bas kredileri, kredi kartlarını. Yetmedi mi?
Bas paraları. Bu pazar, kapitalistlerin fazla üretimlerini pazarlamak için muhteşem bir pazar...
Kimse zaten bir şeyin ayırdında değil, uyuşmuş vaziyette, al sat metaları. Sanki sanırsın Türkiye için bolluk çağı. Geçici olduğunu söylemeden cennet vaat edildi herkese. Hepimiz de girdik o kapıdan nedense.
Eğitim sistemi malum. Seçkinler, zenginlerin yeri ayrı, var onların hep eğitimde bile paralı ve nitelikli mekanları. Peki iyi bir kitaba ulaşabilen kaç kişi vardı?
Tarikat, cemaatlerin başlangıçta nereden fonlandığını bilemem, bence bu nokta da çok önemli. Ancak bildiğim odur ki ellerinde güzel kaynaklar vardı ve özellikle dar gelirli ve zorda olan, kendi dünyalarında yaşayan vatandaşlara bunlar ulaştı.
Minnet ve sadakat duygusu, kutsiyetle yani din olgusuyla birleşince de kendilerine özgü ve özel kitleler yarattı. Şaşana şaşmak lazım aslında.
Sol görüş hep zanlıydı yıllarca bu ülkede, hep baskı altında kaldı. Bunu anlayabiliyorum mesela ama demokratik sol olarak kendini tanımayanlar, demokrasiye inanan, cumhuriyete inanan siyasiler, bürokratlar bu esnada ne yaptı?
Şimdi gelinen noktada, eğitim müfredatının içine ve içeriğine dikkat ediniz lütfen. İlk, orta, lise, üniversite fark etmez. Uzun süredir eğitimde ve hatta bırakın eğitimi tüm toplumda özenle “yeniden oluşturmacılık” felsefesi hakim bence. Geçmiş yeni baştan kurgulanıyor sanki... Gelecek de öyle. Seçimle meşruiyetini de elde ettiğini düşünen siyasi İslam, muhafazakar, sağ kanat devam ediyor. Yeni nesil, yeni vatandaşlar ve gelecek?
Ekonomi, vatandaşın çıkmazı, yoksulluğun artışı, eğitim, sağlık, barınma, eşitlik ve adalet olması gerekirken gündemde, kimin ne için işine yarar bilinmez ama gündem CHP...
Gözlemim odur ki muhalefet zaten seçimde de savunmada ve pasif kaldı, anlatamadı kendini, hep saldırı altındaydı. Şimdi de... Hata veya oyun var birilerinde veya bir yerlerde.
Ee ne yapalım o zaman? Bırak ekonomiyi, eğitimi, faizi, dövizi, adaleti, vur davula davulcu .Bırak da vatandaşı, derdini unutup hep birlikte halaya girsin, Tokmaklar 21 yıllık iktidara değil, hep muhalefete..
Eşit, adil, refah içinde, huzurlu, güvenli, özgür yarınlar dilerim.
Sevgi ve saygılarımla.