Onun adı Doruk... Belenbaşı Binicilik Kulübü'nün gözdesi… Sadece Doruk mu? Aktay, Efe, Naz, Asi ve diğerleri... Asil ve afili, şekilli cins atlar. Ata sporunu yani dörtnala mutluluğu yaşamak isteyenlerin uğrak yeri burası. Önce kulübün yer aldığı mekandan söz edeyim. Sırtını Toroslara vermiş, bentlerin gölgesinde meyve ağaçları ile bezenmiş, oksijeni bol, bir binicilik alanı. Konukları ise atlara gönül verenler. Şöyle uzaktan izliyorum manejlerde binicilik dersi alanları. Baktığımda sanki ben de ata binebilirmişim gibi geliyor da, işin aslı hiç de öyle değilmiş. Yani atın üzerinde durmak, at binmek demek değilmiş. Neymiş peki? Bence kameraya poz vermekmiş. Tıpkı benim yaptığım gibi...
***
Kulübün yöneticileri 'spor' diyor, ben 'dörtnala mutluluk'... Sahiden bu cins atlarla dostluk kurmak tam anlamıyla bir sanatmış. Önce atın güvenini kazanmak gerekiyormuş iletişime geçebilmek için. İletişime geçtiniz peki hükmedebilir misiniz? Hayır, asla ata hükmedilemezmiş. Yani öyle her eline asayı alan, Musa olamıyormuş, meali böyle!. Biliyor muydunuz, at şifa kaynağıymış. Böyle söylüyor binicilik kulübünün hocaları. Ve amaçlarının, biniciliğin doğru ellerde profesyonelce öğretilmesi olduğunu anlatıyor. Antalya'da ata sporumuz olan biniciliğe ilginin her geçen gün arttığını söylüyor. Ancak eğitimci buraya bir virgül atarak uyarıyor da. Sektörde bazı tüccar zihniyetli kişilerin olduğuna ve onların da biniciliği sportif amacından uzaklaştırarak ticari getirisine yöneldiğine dikkat çekerek.
***
Dedikten sonra gelelim bu asil hayvanlarla ilgili bildiklerimize veya bilmediklerimize... Önce, ata kültürümüz olan bu cüsseli hayvanlarla iletişim nasıl kurulur? Zira anlatılanları dinlediğimde hiç de kolay değil gibi. Misal atlarla ilk temasın çok önemli olduğunu söylüyor binici eğitmeni. Sihirli kelimeler ‘sevgi ve şefkat’. Onlara verilen biraz sevgi karşılığında dostluklarını insanlara sunuyorlarmış... Ancak bu zeki ve hisli hayvanlarla dostluk kurabilmek için onların davranışlarını da tanımak ve bilmek gerekiyormuş. Dahası onların güvenlerini kazanmak. Atlar korku ve güvensizlik hissettiklerinde kulaklarını kısar, kulaklarını başının arka tarafına doğru yatırırlarmış. Burun ve dudak kaslarında kasılmalar olur, dudaklar arasında dişler belirirmiş. Bu pozisyonda olan at, tam bir gerginlik durumunda olup insanlara yaklaşmaz, tam tersi uzaklaşmaya çalışırmış. İşte o zaman anlayın ki onlarla dostluk kurmanın zamanı değil. Peki, ne yapacaksınız? Sabırla atın sakinleşmesini bekleyeceksiniz.
***
Peki, atların güveni nasıl kazanılırmış? İşte sorunun yanıtı… Genelde, iyi eğitilmiş atlar ile dostluk kurmak kolay olurmuş. Atın güvenini kazanmanın en iyi yolu da, onun davranışlarını ve tepkisini ölçmekten geçiyormuş. Ona sevecen davranmak, atın tepkilerine göre sabırla süreyi zamana bırakmak... Yani 'paşa gönlün bilir' demek gibi.
***
At sahibine göre mi kişner? Evet, tam da böyleymiş. Eğitmen bu deyimin çok yerinde ve doğru olduğunu söylüyor ve 'tam da ifadesi budur' diyor. Ve deyimin açılışını da, atın binicisinin tavır ve anlayışına göre tavır sergilemesi olarak açıklıyor. Sonuç olarak zeki ve hisleri güçlü olan atları tanımak, iletişim kurabilmek için onlara zaman ayırmak ve tavırlarından anlamak gerekiyormuş. Hani olur da bir gün at çiftliğine yolunuz düşerse aklınızda olsun diye… İyi haftalar...
