** *
Hayır, işler hiç de böyle gitmiyor. Hastalık bir kere uğradı mı, adresi belliyor sanki musibet. Ol nedenledir ki; Kanuni'nin cümlesini aklımızın bir köşesine hapsetmeli ve önce sağlık diyerek, bu değerimizi pamuklara sarıp korumalıyız diyorum. Peki sorun bakalım, niye böyle diyorum. Benimkisi felsefe yapmak falan değil. Tam tamına 15 gündür feleğimi şaşırdım. Vücudumun fabrika ayarları bozuldu. Üzerinize afiyet, bir geceyarısı nefes alamama, baş dönmesi, mide bulantısı, aşırı halsizlik ve de üşüme şikayeti ile ismi lazım değil bir özel hastanenin aciline kaldırıldım. Tetikler falan filan derken, hastaneye yatmam gerektiğini söyledi acilin doktoru.
* * *
Hesap kitap derken ben evimin yolunu tuttum. Sonrası tam bir rezalet, önce Göğüs Hastalıkları, röntgen tetikler. Sonrasında Noroloji, orada da doppler mi nedir boyun damarlarının hal ve gidişatının görüntüsü, ama var ya bu tetkikler hep temiz. Sonuçlar iyi de ben iyi değilim. Neyse ben pinpon topu misali oradan oraya savruluyorum. Derken İç Hastalıkları sevisindeyim. Doktor getirdiğim tetkiklere bakıyor, ben de doktora bakıyorum. Doktor muayeneye gerek görmeden bazı tahliller istedi ve listeyi de elime tutuşturdu.
* * *
Daha bitmedi, tahliller temiz çıktı ve sonrasında Kulak Burun Boğaz hastalıkları doktoruna sepetlendim. Mutat olduğu üzere doktor yine benden kan tahlili, kulak MR'ı ve de Tonal Odyometri denen bir tetkik istedi. Şimdi onları yaptırıyorum. Ve dahi merakla bekliyorum bana ne teşhisi konulacak diye. Tabii teşhis konulamadığı için ilaç falan da vermediler. Beni kendi halime bıraktılar. Ben mi nasılım, geçen bu süreçte halen aynı tas aynı hamam. Kendimden nefret ediyorum. Ben de bir teşhis koydum bu hengameden sonra, Psikiyatra gideceğim. Beni anca orası paklar. Çünkü Allah sizi inandırsın dellendim...
