Futbolda transfer dönemi dün itibariyle başladı.

8 Şubat'a kadar bol bol gelenleri ve gidenleri okumaya başlarız.

Artık, bol milyon Euro'lu rakamlar, yaşını almış emeklilik ikramiyesi bekleyen eski yıldızlar hemen hemen her takım ile konuşulmaya başlar.

Transfer yapınca her şey çözülecekmiş düşüncesi ile futbolu unutmuş adamlara milyon Euro'lar ödenmeye başlar.

Daha doğrusu ödeme başlamasa bile bol sıfırlı sözleşmeler imzalattırılır.

Ancak sezon başında yapılan yanlış transferleri, bir dakika bile şans bulamayan oyuncuları, 'transfer uzmanı' edasıyla hava atan yöneticileri hiçbirimiz konuşmayız.

Transfer yapılır, taraftarın gazı alınır olan yine futbol kulüplerine ve genç futbolculara olur.

Başkanlar değişir, yönetimler değişir, kulüplere borçlar bindikçe biner, yeni gelen yönetimler ödemek için uğraşıp durur.

Bu anlayıştan ne zaman vazgeçeceğiz, kestiremiyorum.

Sanki hiç vazgeçmeyecek gibi duruyoruz.

Bunda taraftarın da etkisi var.

Her transfer döneminde bizler bile aynı sorular ile karşılaşırız.

'Hangi oyuncuyu alıyoruz?'

Ben ise devamlı olarak aynı cevabı veririm; kimi aldığımız ile değil, alt yapıdan hangi oyuncunun oynayacağı ile ilgileniyorum.

Sezon başında 'Deniz bitti' dedik.

Sezon ortasına gelince yine çareyi transferde arar olduk.

Yanlış…

Ondan sonra da oynamadan giden oyuncunun sözleşmesi gereği istediği parayı ödeyemeyince transfer engeline takılıp kalıyoruz.

Falanca futbolcu geliyor mu?

Şu futbolcu ile anlaşıldı mı?

Gibi sorulara yanıtım aynı olacak.

Acaba ligin ikinci yarısında Mustafa daha fazla forma şansı bulabilecek mi?

Fehmi'nin lisansı çıkarılıp, sahada izleyebilecek miyiz?

İnanın ben, bunları merak ediyorum.

Çünkü benim için önemli olan onlar…