Bugün olduğu gibi geçmişte de iktidarın borazancısı gazeteler ve bu gazetelerin kemiksiz gazetecileri olmuştur. Yalan haber yazmak, halkı galeyana getirmek, cahilleri kışkırtmak, toplumun hassas duygularını yalanla kabartmak!

Bundan 69 yıl önce işte o gazetelerden birinin düzenlediği tezgâh sonucu İstanbul ve İzmir’de Yahudi, Rum ve Ermenilerin yaşadığı mahalleler basılmış, dükkânları yağmalanmış, 30 kadına tecavüz edilmiş, sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte 15/30 arası gayrimüslim soplarla dövülerek öldürülmüştü.

Bundan 69 yıl önce, 6-7 Eylül 1955.

Bu ülkenin yaşadığı en karanlık günlerden biri olarak tarihe geçti.

O günlerde Kıbrıs’la aramız bozuk, en ufak bir kıvılcım iki ülkeyi de savaşın eşiğine getirebilir. 69 yıl önce o kıvılcım suyun bu yakasında yakıldı.

Bir gazetenin Atatürk’ün Selanik’teki evine bomba atıldığı iddiası sonucu ellerine Türk bayrakları verilen on binlerce amele, işçi, işsiz, çöpçü, kapıcı, esnaf, İstanbul ve İzmir’de azınlıklara ait ev ve işyerlerini gece yarısı basıp yakıp yıktı, tecavüz ve darp olayları yaşandı. Resmi kayıtlara göre bu kargaşada 15 Rum ve Ermeni öldürüldü, binlerce mağaza, dükkân ve işyeri talan edildi.

Ne acı ki, tecavüz olayları kayıtlara geçmedi ama yabancı kaynaklı yayınlara konuşanların anlattıkları bu olayları da doğrulattı. İstanbul’da yaklaşık 200 bin kişinin katıldığı yağmalama olayları sırasında 200 gayrimüslim kadına tecavüz edildiği yazıldı.

Yıllar sonra bu büyük operasyonda, bir yerlerden ‘sokağa çıkın’ talimatı alan dincilerle siyasi iktidar fanatiklerinin kullanıldıkları ortaya çıktı ve tümü cezalandırıldı, ufak cezalarla serbest bırakıldı.

Saldırıların kontrol edilememesi üzerine dönemin Başbakanı İstanbul’a çağrıldı ve sıkıyönetim ilan edildi.

5 bin 104 kişi tutuklandı, dönemin İçişleri Bakanı istifa etti. Dönemin Başbakanı 5 yıl sonra (27 Mayıs 1960) bir darbe ile yönetimden alındı ve bu olayların da sorgulandığı mahkemeler sonrasında çeşitli suçlardan idam cezasına çarptırıldı.

Tarikatların ve Cemaatlerin yeniden palazlandığı günümüzde 6/7 Eylül utanç fotoğrafına bir kez daha bakarak mutlaka gereken dersler çıkarılmalıdır.

Ne yazık ki, gerçeklerden uzak yaşayan toplumlar toplum psikolojisi ile galeyana gelebiliyor ve toplu infazlara girişebiliyorlar.

Bir iktidarın işsiz güçsüz bıraktığı ve kendi elleri ile besleyip yandaş yaptığı cahil kesimin ve yobazların nasıl birden bire linç hareketine başladığı ve bir katile dönüşebileceği gerçeği yaşandı bu ülkede.

Ve bu coğrafyada yeni 6-7 Eylül olaylarının yaşanmayacağının hiçbir garantisi yok!