Ülke karıştı. Sanki özellikle karıştırıldı. Halk beş gündür sokakta. İmamoğlu’nun önce diploması iptal edildi, ardından gözaltına alındı. Dün de tutuklandı. İstanbul Barosu’na kayyım atandı. CHP’ye de kayyım atanacağı söylendi. Olağanüstü kurultay kararı alındı. Öğrenciler üniversitelerde eylem yapıyor. Protesto gösterileri her yere, her alana yayıldı. Görünen o ki, ülkenin yüzde 75’i cumhurbaşkanını seçti. Ekrem İmamoğlu, bu ülkenin cezaevindeki cumhurbaşkanı gibi. Sandıktan değil, meydanlardan, kampüslerden çıktı.
İMAMOĞLU BİR SİMGE OLDU
Fakat halkın derdi, öğrencilerin, muhalefetin, solcuların, sosyalistlerin, demokratların derdi İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı yapmak değildi. Sandığa gidildiğinde İmamoğlu’na oy vermeyecek milyonlarca kişi, İmamoğlu’nun adaylığının engellenmesine karşı ayakta. İmamoğlu’nun hakları için eylem yapıyor. İmamoğlu’nun yasaklanan ya da yasaklanması hedeflenen hakları, aslında halkın seçme ve seçilme hakkıdır. Halk kendisi için, cumhuriyet için, demokrasi için mücadele veriyor. İmamoğlu bu mücadelenin simgesi, gerekçesi oldu sadece.
BİLİNÇLİ Mİ YAPILIYOR?
Aklıselim böyle bir şey yapmaz. Ülkeyi kaosa sürüklemek, halkı sokağa indirmek, meydanları çatışma alanına çevirmek, aklı başında hiçbir iktidarın tercihi olamaz. Peki iktidar bloğu niye böyle bir şey yapıyor? Bir yandan Abdullah Öcalan için ‘umut hakkı’nı gündeme getiren, bunu tanıyacağının sinyalini veren iktidar, diğer yandan da İmamoğlu’nu, liberal bir ismi içeri tıkıyor. Hakların biri yokken, diğeri mümkün mü? Birine demokrasi, diğerine faşizm… Böyle bir şey olabilir mi? Olmaz… Zaten olamayacağı için DEM Parti de İmamoğlu kitlesinin içinde duruyor.
YÜZDE 75’LİK HALK İTTİFAKI
Yüzde 75’lik bir destekten bahsediyoruz. Bu toplamın içinde demokratlar, sosyal, demokratlar, solcular, sosyalistler, Kürt siyaseti var. Liberaller var. Milliyetçi-muhafazakar kesim var. Fotoğrafın içinde İslamcı siyaset de duruyor. İktidar bloğuna karşı duran, muhalif olan bütün milliyetçi, mukaddesatçı, dindar yapılar, oluşumlar, gruplar yüzde 75’in içine yerleşmiş durumda. Hatta sokakta bile, meydanlarda bile milliyetçi sloganlar atan eylemciler var. Başörtülü eylemciler görülüyor. Demek ki yeni bir ittifak oluştu.
İŞİN ÖZÜ NE?
Aslında işin özü henüz tartışılmıyor. Hissediyoruz ama öyle olmadığını umuyoruz. Erdoğan, daha önce hem cumhurbaşkanı, hem başbakan, hem AKP genel başkanı gibi hareket ettiğinde, kurumlarla karşı karşıya geldiğinde Devlet Bahçeli çıkıp, “Fiili bir durum oluştu, bunu anayasal hale getirelim” demişti. ‘Türk tipi cumhurbaşkanlığı sistemi’ diye lanse edilen şimdiki sistem geldi. Son uygulamalarla devletin belkemiği olan idare hukuku sizlere ömür… Sanki artık başka bir devlet var. Yarın yine biri çıkıp, “Fiili bir durum oluştu, artık yeni sistemi ilan edelim” diyebilir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, diplomasının iptaline şaşıran yurttaşlar, o iptalin niye yapıldığını anlayan tebaa haline geldiğinde fotoğrafı daha net görebiliriz. Oyunun niye bu kadar üst perdeden oynandığını, asıl maksadın ne olduğunu dillendirmek istemesek de durum bu olabilir.