Kumluca’daki Rhodiapolis antik kentinin perişan halini, yaklaşık 2 ay önce ‘Ters Köşe’de göstermiştik. “Kumluca’nın ayıbı” demiştik başlıkta. Kentin girişinde Kumluca Belediyesi tarafından yaptırılan ziyaretçi karşılama merkezi bir zamanlar tertemiz, gıcır gıcır durumdaydı. Şimdi ise kapısını çalan yok. Eşyalar olduğu gibi duruyor. Odalarda masalar, sandalyeler, koltuklar var. Klimalar bile duruyor bir köşede. Mutfağın kapısını aç, yemek pişir, çay demle. Sanki bir felaket olmuş da insanlar bırakıp gitmiş gibi, her şey yerli yerinde. Fakat çalıştıran, kullanan yok. Anlaşılan o ki Mustafa Köleoğlu zamanında kaderine terk edildi. Şimdiki belediye başkanının da hiç ilgilenmediği belli oluyor.

KAPISI KİLİTLİ TUVALETLER
Tuvaletler rezalet durumdaydı. Çöp kutuları tıka basa dolmuş, çöp dağları oluşmuştu. Ters Köşe’de gündeme getirdikten sonra, belediye gidip tuvalet kapılarını kilitlemiş. Hafta sonu uğradığımızda kilitli bulduk tuvaletleri. Temizlemek, düzenlemek, sularını akıtmak, hizmete sunmak yerine kapısını kilitlemeyi tercih etmişler demek ki. Şaka gibi. Ayıbı temizlemek yerine, üstünü örtmüşler. Bu da bir ayıp zaten… Çöpleri temizlemişler, eyvallah. Fakat otopark olarak kullanılan düzlükteki inşaat atıkları halen duruyor.

KARANLIK TİPLER DOLAŞIYOR
Rhodiapolis’e her uğradığımızda kenti biraz daha erimiş, dağılmış, sahipsiz buluyoruz. Daha da ötesi, bu son gidişimizde birkaç karanlık tip gördük antik kentte. Normal bir parkurda değil de, daha farklı bir rotayla dolaşıyorlardı. Epeyce köşe bucak takıldılar. Kısa bir sohbetimiz de oldu. Belli ki defineci tayfası bunlar. Birkaç yer de ‘patlatmışlar’ kendi söylediklerine göre. Kaçak kazılara ‘patlatmak’ deniyor argoda. Dinamit de kullanılıyor zaten. Tarihi eserleri paramparça ediyor bu hırsız, arsız tayfası. Kenotaf, yani ‘anı mezar’ olduğu düşünülen yapının arkasında bir yerlere baktılar uzun süre. Kilisenin yanındaki sarnıcın içine girdiler, etrafında dolaştılar uzun süre. Yakın bir tarihte Rhodiapolis’ten yağma haberleri gelmeye başlar böyle giderse.

KUMLUCA BELEDİYESİ UYUYOR
Antik kentte muhteşem bir kazı evi var. Biraz mola verdik önünde. Kazı evinde de kimse yok. Tıpkı girişteki ziyaretçi merkezi gibi burası da terk edilmiş. Rhodiapolis’in bir bekçisi bile yok belli ki. Daha önceki bekçilerden biri hakkında soruşturma açılmıştı. Antik kentin gözlerden uzak köşelerinde bitki yetiştirdiği iddia ediliyordu o günlerde. Mevzuyu anlamışsınızdır. Kumluca’nın göbeğinde Rhodiapolis isimli bir hazine, muhteşem bir tarih, bir zenginlik var fakat belediye bu servete kör, sağır… Başka bir yerde olsa pamukların içinde saklarlar burayı. Gözlerinden sakınırlar. Kumluca’da ise dönüp bakan bile yok.

İbradı’nın kilimleri

İbradılı tarihçi Serkan Gedik, ilçenin geçmişiyle kültürüyle ilgili yaptığı çalışmalarla tanınır. İbradı Belediyesi’nde kültür müdürüydü. Son yerel seçimlerde CHP’den başkan adayı gösterildi. Seçilemedi. İbradı tarihiyle ilgili paylaşımlar yapıyor arada. İlçede 1994-1995 yılları arasında yürütülen ‘Kilim Dokuma Projesi’ni hatırlattı son olarak. Dönemin kaymakamı Ahmet Çınar öncülüğünde yürütülmüş bu proje. Ahmet Çınar o dönemin idealist kaymakamlarından biri. Projenin broşürünü paylaştı Serkan Gedik. Proje kapsamında İbradılı birçok kadının evine dokuma tezgahları kurulmuş. İbradı dağlarında yetişen bitki, çiçek ve ağaçlardan çıkartılan kökboyaları kullanan kadınlar; çantalar, kilimler dokumuş. Yöre kültüründe yer alan Yörük-Türkmen motifleri, hayat ağacı gibi desenler canlanmış o projeyle. Şimdi ise ilçede birkaç kadından başka kilim dokumayı bilen kimse kalmamış. Böyle böyle yok oluyor işte geçmişimiz. Serkan Gedik’in çağrısını biz de yineleyelim o vakit: “Bir an önce, bu kültürün son temsilcileri de yok olmadan, kültürel, turistik ve ekonomik açıdan ilçemize kazanç sağlayacak bu projeyi canlandırmamızda fayda var”. Duyurulur.

37D37D6E A379 4074 90Bb F8F46656De70