Liseden arkadaşım Muhlis paylaşmış.

1880'lerin İrlanda'sında, yoksulluk içindeki çiftçiler, geçimlerini sürdürmekte zorlanıyorlardı. O yıl, hasat kötü geçmişti. Ellerine geçen mahsul kıttı, ama İngiliz soylularına ödedikleri kira hâlâ yüksekti. Bu yüzden çiftçiler, toprak sahibi Lord Erne’den kira indirimi talep ettiler. Ancak toprakları yöneten İngiliz emlak müdürü Charles Boycott, bu talebi reddetti. Üstelik bazı kiracıları da tahliye ettirdi.

İrlandalılar buna sessiz kalmadı. “Onunla konuşmayın,” dediler, “Hiçbir şeyini almayın, işine gitmeyin, ona ait olanı bırakın, yalnız kalsın!”

Ve gerçekten de Charles Boycott bir anda toplumdan tamamen izole edildi:

Tarlasında çalışanlar işi bıraktı,

Dükkân sahipleri ona hiçbir şey satmadı,

Postacılar mektubunu taşımadı,

Komşuları selam bile vermedi.

Boycott’un ismi, o günden sonra bir kişiye, kuruma veya devlete karşı yapılan örgütlü ekonomik ve sosyal dışlama eylemlerinin adı oldu.

Artık insanlar bir şeyden rahatsız olduklarında, tepkilerini onun gibi yalnızlaştırarak gösteriyordu.

Bugün dünyada milyonlarca insan, hak ararken bu yöntemi kullanıyor.

Oysa her şey, yalnız kalmış bir adamın soyadıyla başlamıştı.

Bir Soyadının Dünya Çapında Protestoya Dönüşen Hikâyesi’dir Boycott!

Boykot!

***

Türkiye’de boykot çağrıları ilk kez yapılmıyor.

Tarihte ve dünyada çok örneğini gördük.

Son dönemde ilk boykot çağrısını Sayın Cumhurbaşkanı yapmıştı.

Sonra CHP Lideri Sayın Özgür Özel’den geldi boykot çağrıları.

Demokratik saygı yerine, karşılıklı suçlamalar, hakaretler.

Ceza sopası bir iniyor, bir kalkıyor.

***

Şimdi bir boykot ürünümüz daha oldu maalesef;

Lüks araca ÖTV’yi anladım.

Benzine vergiye alıştık.

Alkol ve tütün eyvallah!

Cep telefonu tamam.

İnternet de öyle.

Dün bir haber dinledim.

Kullandığımız mutfak tüpü de özel tüketim aracıymış.

1000 liralık tüpün ÖTV+KDV’si 200 lirayı geçiyormuş.

Bunu da duydum ya artık ört ki ölem!

Haydi şimdi tüp alma bakalım, boykot et!

Nasıl olacak?