Antalya Müzesi’nin yeni binası için 1.2 milyarlık bütçe ayrıldı. Yeni müze binası 2026’nın Ekim ayında bitecek, söylendiğine göre. Resmi Gazete’de yayınlanan bütçenin ayrıntılarını daha önce aktarmıştık. Yeni müze binasının tasarımı, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un otellerini de çizen Baraka Mimarlık tarafından yapıldı. Antalya Müzesi’ndeki proje tanıtımını da izledim. Artık yetersiz hale geldiği görülen müze için daha önce de projeler hazırlatıldı. En son proje 2015 yılında yaptırılmıştı. Bedeli 170 bin dolar. Bugünün parasıyla yaklaşık 6.5 milyon TL... İnşaata değil ha, sadece tasarıma verildi bu para. Hem de keş…
BİZİ ÜRKÜTEN ‘BİLABEDEL’
O projeyi gören herkes berbat bir çalışma olduğu konusunda hemfikir. Ötesiyle berisiyle uğraşıldı ama düzeltilemeyince rafa kaldırıldı. Rafa kaldırıldı ama 6.5 milyon da mimarlara ödendi. Şimdiki projenin ise ‘bilabedel’, yani ücretsiz yapıldığı açıklandı. Bu ‘bilabedel’ laflarına kanmayacak yaşlardayız artık. Uzun araştırmalar, çalışmalar sonucunda, epeyce geniş bir ekip tarafından hazırlanan bir proje asla bedelsiz olamaz. Bedeli başka bir yerden karşılanır. “Antalya sevdasıyla yaptık” lafını da çok duyduk. Onu da biliyoruz. Antalya sevdalısı fırıncı arkadaşım, bana bedava ekmek vermedi hiç. Antalya sevdalısı elektrik şirketi de bedava elektrik vermiyor mesela. O yüzden bu ‘bilabedel’ muhabbetini geçelim. Biz zeki insanlarız.
YENİ MÜZEYE PERGE KONSEPTİ
Yeni müze bir tür ‘Perge Müzesi’ olarak tasarlanmış. Mevcut müzeyi 5 ayrı müzeciğe bölmüşler. Böylece mesela heykeller bir binada, tiyatro buluntuları diğer yapıda, lahitler ayrı bir müzecikte sergilenecek. Konsept özetle böyle. Bir yanda müzeyi heyecanla savunanlar, el çırpanlar var, diğer tarafta da mevcut müze binasının korunmasını isteyenler. Tartışma bu minvalde yürüyor. Fakat ben Antalya Müzesi’nde yıllarca çalışmış bir ismi, bir arkeoloğu, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nden bir uzmanı dinlemek istiyorum. Ünal Demirer’in sosyal medyada paylaştığı görüşleri önemli buluyorum. Kaybolmaması için de Ters Köşe’de aktaracağım. Buyurun.
PALYATİF ÇÖZÜMLER YETMİYOR
“Her şeyden önce, müze yalnızca bir bina değil, misyonu, personeli, tanık olduğu önemli olaylar, etkinlikler ve hafızasıyla kültürel bir oluşum. Antalya Müzesi’nin ödüllü bir proje olmasına rağmen, aşırı sıcak ve ani yağışlar gibi iklimsel özelliklere uygun tasarlanmadığını yaşayarak gördük. Çalıştığım 20 yıl boyunca çatılardaki akıntı sorunlarını gelip giden müteahhitler çözemedi. Kent ve çevresindeki arkeolojik kazı ve araştırmaların zenginliği, laboratuvar, depo gibi alanlarda sürekli bir yetersizliğe yol açıyor. Likya lahdi tasarımlı ek bina, kapatılan açık teşhir alanları ve etnografya seksiyonunun taşınması gibi, köklü bir değişikliği öteleyen palyatif çabalar oldu ama zaten girintili çıkıntılı planın daha da giriftleşmesine, yapılar arasında birleşim problemlerine, hava ve ziyaret sirkülasyonunu engelleyen yeni giriftliklere neden oldu. Müzeyi müze yapan uzman, araştırmacı ve diğer çalışanların çalışma ya da sosyal alanlarının yetersizliği, artan iş yükü ve personel sayısını çekemeyecek hale gelen mevcut metrekare ise ayrı bir konu”.
OFLAYIP PUFLAYAN ESKİ BİR BİNA
“Teşhir ve depolardaki milyonlarca kültür varlığı yanında, çalışkan, ilkeli, yeni kuşak meslektaşlarım ‘müzenin kendisini’ oluşturuyor. Mevcut ‘müze binası’ ise artık metal yorgunluğu içinde, oflayıp puflayan, yorgun, yaşlı ve sürekli eklerle işlevsiz, çirkin bir çatıyla zaten ödüllü projeden oldukça uzaklaşmış, hizmet için yapıldığı alanın gereksinimlerini karşılayamayacak bir yapı yığınına dönüşmüştür. Şu anda bulunduğu alanda, ‘peşkeş’ tehdidi olmadan, hatta bitişikteki Karayolları arazisi de ilhak edilerek, liyakatli bir kadroyla ihtiyaca uygun yeni bir proje uygulanacaksa neden olmasın? O kurum ve bina ile ilgili eşsiz anıları olan tek ben değilim. Benzer durumlarda müteahhitlerin ziftlendiği ruhsuz projelere tanık olanlarımız vardır. Ama kontrol sivil inisiyatif elinde olmak şartıyla sadece muhalefet olsun diye de anlamsız ısrarda bulunmadan, devrimsel bir yenilemenin önünü açmak gerek”. İşte tartışmaya değer bir bakış açısı, mantıklı gibi görünen bir öneri. Buyurun tartışalım.