CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun önce diplomasının iptali, ardından da cezaevine atılmasıyla başlayan eylemler, gösteriler, araya bayramın girmesiyle birlikte yavaşladı. Bu bir halk hareketi… CHP, kendisini aşan bu halk hareketi karşısında bir dolu acemilik yapsa da süreci iyi kötü götürüyor. Birçok ilde örgütlenen mitingler, yürüyüşler, sokak eylemleri, milyonlarca seçmeni sandığa çeken ön seçim, boykot çağrısı, Maltepe buluşması, Özgür Özel’in cezaevi ziyaretleri ve gençlerin, öğrencilerin yaşadığı kötü muameleyi, baskıyı, işkenceleri, hukuksuz kararları kamuoyuna duyurarak yaptığı adalet çağrısı toplumda karşılık buldu. İktidar bloğu yalpalıyor. Eylemlere karşı kullanılan söylem eski sakız. Vatan-millet-Sakarya pek tutmuş sayılmaz. Halk artık bunları yemiyor. Evlerdeki yangın büyük… Cep delik, cepken delik…

ANNEMİZİN LEZZETLİ YEMEKLERİ
Muhalefet cephesinde bugün başka bir perde açılacak. Eylem ve Dayanışma Ağı, bugün için ‘tüketimi durdurma’, yani ‘boykot’ çağrısı yaptı. Çağrıya göre, bugün hiçbir şekilde para harcanmayacak, kimse banka hesaplarına dokunmayacak. “Gerekirse evden çıkma, tüketimi durdur” diyor çağrıyı yapanlar. Peki zorunlu ihtiyaçlar ne olacak? Su evden içilecek. Kahveler termosa doldurulup dışarı çıkılacak. Kahvaltıda, akşam yemeğinde evde ne varsa o yenilecek. Yani annemizin tenceresine, eşimizin marifetli ellerine, kendi pişirdiğimiz makarnanın lezzetine döneceğiz. Motto şu: Tüketimden gelen gücünü kullan! 

ÇİNLİ DİYE TÜRK DÖVENLER OLDU
Aslında işin orijinali, ‘üretimden gelen gücü kullanmaktır’. Bunun da en bilinen, en yaygın yolu ‘grev’. Şimdi ise işin diğer boyutu gündemde… Bugüne kadar pek farkında olmadığımız diğer gücümüzü kullanmamız isteniyor: Tüketimden gelen gücümüz. Böyle bir gücümüz var mı? Tabii ki var; fakat şimdiye kadar pek sonuç vermedi. Yaşadığımız birçok krizde, özellikle iktidar yandaşları boykot çağrısı yapıp durdular. “Hollanda’yı protesto ediyoruz” diye portakal bıçaklayanlar, Çinli diye Türk dövenler bile oldu memleketimizde. Marketten aldığı kolayı sokağa dökenleri dahi gördük. Kolayı zengin ettiler.

BU BOYKOT ÜZECEK 
Bugünkü boykot ise şu ya da bu ülkeye karşı değil, bizzat iktidara yönelik. Boykotun niteliğini, çevre davalarının avukatı Tuncay Koç söylesin: “En iyi direniş biçimlerinden biri de boykottur. Bunun iktidarı ne kadar ‘üzdüğünü’ gördük. 2 Nisan Çarşamba günü ‘genel tüketim boykotu’ yapıyoruz. Özellikle büyük sermayenin alışveriş merkezlerinden, marketlerden, benzin istasyonlarından, giyim mağazalarından alışveriş yapmıyoruz. Çok zorunlu ise harcamaları nakit yapıyor, kredi kartı kullanmıyoruz”. Tüketim önemli tabii ama asıl önemli olan ‘üretimden gelen güç’. Toplum, bir süre sonra sanki onu da konuşacak.