Konyaaltı’ndaki Kelbessos antik kentinde yağma bitmiyor. Benzersiz bir açıkhava tapınağı vardı, dinamitle patlattılar. Patlatanlardan biri öldü, diğeri ağır yaralandı. Kentin her yeri köstebek yuvası gibi… Metrelerce derinlikte çukurlar var dört bir köşesinde. Lahitleri kırıyorlar. İçinde para olduğunu düşünüp kayayı parçalıyor aptal herifler. Hem cahil, hem salak, hem hırsız, hem arsız, hem ahlaksız, hem alçak… Bu ülkenin malını çalıyor, bu ülkenin eserini parçalıyor, bu ülkenin değerini yağmalıyor. Orada burada vatan haini arıyorlar ya; işte vatan haini bunlar.

YETKİLİLERİN GIKI ÇIKMIYOR
Kaç defa yazdık, kaç yerde söyledik, dilimizde tüy bitti. Fakat devletin kılı kıpırdamadı. Kimse yerinden kalkıp gitmedi. Hatta kafalarını uzatıp bakmadılar bile. Kendimiz yazıp kendimiz okuyoruz. İşi gücü buraları kollamak, bu eserleri korumak, yağmalanmasını engellemek, zarar verenleri enselemek, cezalandırmak, hesap sormak olanların gıkı bile çıkmıyor. Sanki onlar değil, buraları korumak için biz maaş alıyoruz. Tarihi, kültürel mirası, doğayı korumak sanki bizim işimiz. Böylesine bir sağırlık, dilsizlik, vurdumduymazlık, umursamazlık görülmemiştir. Kimse tınlamıyor. Daha ne olması lazım; anlamak mümkün değil.

Whatsapp Image 2025 03 19 At 17.12.36

JANDARMADAN HIRSIZA YOL
Kaç kere yazdık, gündeme getirdik ama yağma halen sürüyor. En küçük bir müdahale, en basit bir önlem yok. Hırsız, arsız tayfası kamp kuruyor antik kentte. Kamp lafı basit kalıyor, resmen şantiye açıyorlar. Jeneratörler, hiltiler, karotlar, hatta kepçe, iş makinesi filan kullanılıyor. Bir tek jandarma, kolluk filan uğramıyor. Antalyalı bir vatandaş, tarih meraklısı bir yurttaş, Deniz Kaplan’ın takipçilerinden biri Salı günü Kelbessos’a gitmiş. Güpegündüz definecilerle tarih hırsızlarıyla yağmacı tayfasıyla karşılaşmış orada. Hemen jandarmayı aramış. Jandarma gelmiş fakat olayla ilgilenmemişler bile. Tarih hırsızları, yağmacılar, elini kolunu sallaya sallaya arabalarına binip gitmiş. Jandarma yol vermiş yani…

KARANLIK TİPLER DOLAŞIYOR
O kadar çok örneği var ki bunun. Tarihi alanlarda çalışanları, arkeologları, epigrafları dinleyin, kulağınıza inanamazsınız. Arkeolojik bölgelerde, antik kentlerde, sit alanlarında karanlık tipler dolaşıyor uzun süredir. Kıçında tabancayla gezenler bile var. Gerçek midir, sahte midir bilinmez. Ama polis kimliği, asker kimliği taşıyanlar dahi görüldü. Dağın başında gördüğün çeteye, eşkıya güruhuna nasıl kimlik soracaksın ki zaten? Korku salıyorlar oralarda. Devlet aşağıda, düzlükte poz veriyor, dağlarda çeteler, soyguncular, talancılar dolaşıyor. Hem de dinamitle tabancayla jeneratörle hiltiyle dozerle kepçeyle...

SÖYLENTİLER DOĞRU MU?
Hiçbir önlem alınmadığına, bunlara müdahale edilmediğine, göz yumulduğuna göre, bu hırsızlara birilerinin yol verdiği yönündeki söylentilere inanmaktan başka seçenek kalmıyor. Birileri bunlara yol veriyor. Sağdan soldan çaldıklarını kırışıyorlar demek ki. Çünkü böyle bir talan görülmedi. Yeryüzünde böyle bir talana müdahale etmeyecek, göz yumacak tek bir devlet yoktur. Muz cumhuriyetlerinde, çadır devletlerinde bile olmaz böyle şeyler. Eğer oluyorsa işin içinde başka şeyler vardır. Devletin bazı adamlarının, elemanlarının, cebine kimlik koyduğu bazı tiplerin bu işlerde parmağı vardır. Artık buna inanıyoruz.