Bu aralar nedense bir konuda neredeyse hiçbir bilgisi olmadığı halde kendinden son derece emin bir şekilde konuşan insanlar mantar gibi türemeye başladı. Kendilerinden o kadar eminler ki o özgüvene ve duruşa hayran kalırsınız. Bildiklerinizle sınanır “acaba ben mi yanlış biliyorum” diyerek şüphe havuzunda kıvranır durursunuz. Hatta zaman zaman bildiğinizi iddia ettiğiniz konularda “ben de mi böyle davranıyorum” diyerek kendinizi ve bildiklerinizi sorgularsınız. İşte bu durumun arkasındaki psikolojiye Dunning-Kruger etkisi diyorlar.

Dünyanın en büyük sorunlarından biri haline gelmeye başladı benden söylemesi, herkes her şeyi ne çok biliyor... Herkes hukukçu, herkes doktor, herkes ekonomist… İnsanların uzmanlık alanlarına bile sataşır hale geldiler.

David Dunning ve Justin Kruger isimli iki psikoloğa 2000 yılında Nobel kazandıran görüş; insanlar belirli bir konuda ne kadar az bilgiye sahiplerse o konuda kendilerine olan güvenlerinin o kadar yüksek olabileceğini gösteriyor. Çünkü konu hakkında yeterince bilgi sahibi olmadıkları için aslında neyi bilmediklerini de bilmiyorlar. Yani ‘cehalet özgüven doğurur’ durumu tam olarak burada devreye giriyor. Ortada çok büyük bir yetersizlik söz konusu ama bunu yaşayanlar farkında değiller, kısaca bu durum ‘özgüven zehirlenmesi’ olarak da geçiyor.

Bu etkiyi gündelik hayatta sıkça gözlemleyebiliriz. Hayatın her alanında derinlemesine araştırma yapmadan fikir belirten insanlar... Ekonomi, siyaset artık aklınıza ne gelirse hakkında yüzeysel bilgisi olmasına rağmen kesin hükümler veren yorumcular ya da her konuda uzmanmış gibi konuşan kişiler… Hepsi, Dunning-Kruger etkisine örnek.

Ancak işin ilginç tarafı, bu etki sadece ‘bilgisiz’ insanlarla sınırlı değil. Alanında uzmanlaşan kişiler ise tam tersi bir durumla karşılaşıyor. Bir konuyu derinlemesine öğrenmeye başladıkça aslında ne kadar çok bilinmeyen olduğunu fark ediyor ve bu nedenle kendilerine olan güvenleri azalabiliyor. Gerçek uzmanlar genellikle netlikten uzak "bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerekiyor" derken, konuya yüzeysel hâkim olanlar "ben her şeyi biliyorum!" deme eğiliminde oluyor.

Bilgi dipsiz bir kuyudur ve sınırsızdır. Öğrendikçe insanı daha çok derine çeker. Öncelikle, ‘ne kadar çok öğrenirsek aslında o kadar az şey bildiğimizi fark ederiz’ gerçeğini kabul etmek gerekiyor. Burası biraz şüpheyle birlikte beyin yakıyor. Bu konuyla alakalı kendimi sürekli şu soruyu sorarken buluyorum; "Gerçekten bu konuda yeterince bilgili miyim, yoksa sadece bildiğimi mi sanıyorum?" Sanmak ve bilmek; bu ikilem paranoya etkisi yaratıyor. Sonuçta bir şeyleri ne kadar bildiğimizi de bilmemiz gerekiyor. Bunu başarmak,  kendimizi test edip doğru bir şekilde yönlendirmekle başlıyor. Gerçek bilgiye ulaşmak, bildiklerimizden şüphe etmek ve öğrenmeye devam etmekle mümkün.

Sonuç olarak, Dunning-Kruger etkisi hayatımızın her alanında karşımıza çıkabilecek bir durum. Önemli olan, bilgiyi ciddiye almak, öğrenmeye açık olmak ve her daim sorgulamayı sürdürmektir. Çünkü gerçek bilgelik, ne kadar az şey bildiğimizi fark ettiğimiz anda başlar.