* * *
Uygulama ne zaman başlıyor, tarih ne olur onları şimdilik bir tarafa bırakalım da. Vatandaşı ilgilendiren kısma bakalım, kırmızı etin kalitesi harflere göre belirlenecek de, fiyatı da ona göre mi olacak. Konunun vatandaşı ilgilendiren tarafı budur öyle değil mi? Neyse yine sınıflandırmaya dönelim sınıflandırma, hayvanın kas yapısı ile yağ miktarına ve yaşına göre yapılacakmış. Tüketiciyi ilgilendiren ise, harflerle yapılan sınıflandırma. Mesela S en iyi et, devamında E mükemmel, U çok iyi, R iyi, O vasat, P ise eh işte kesene uyar gibisinden.
* * *
Şimdi gelelim işin detayına, sınıflandırma işlemi kesimhanelerde ve bu konuda yeterlilikleri onaylı uzman sınıflandırıcılar tarafından yapılacakmış. Ve yetkili merciler tarafından da sıkı bir şekilde denetlenecekmiş. Hatalı sınıflandırmaların tespiti halinde ise, cezai yaptırımlar uygulanacakmış. Bu durumda uygulamada hata sıfır gibi görünüyor.
* * *
Tabii ki bu sıkı denetim, kaliteli et tüketmek isteyenlere de doğrudan yansıyacak. Uygulama ne zaman başlar, nasıl olur henüz belli değil ama, belli olan bir şey var ki A sınıfı da, B sınıfı da olsa tüketiciyi ilgilendiren kırmızı etin fiyatı. Bu uygulama fiyata yansır mı? Pek öyle olmaz da, en kaliteli sınıf olan S eti pahalı olur sanki. Geriye ne kalır P sınıfı. Galiba fiyatı en düşük olan da P kategorisi olur. Da, vatandaş yine de harflere göre seçimini yaparken, ete gözünün ucuyla üzerindeki harflere de dikkatlice bakmak zorunda. Harfleri karıştırmadan. Hem harfe dikkat edeceksin, hem ete hem de cebindeki paraya. Uzun iş. Neden böyle bir uygulama. AB uyum yasası için. İyi de zaten bizim toplum olarak kafamız karışık. Hesabımız, cüzdanımızla aklımız arasında sıkışıyor.
* * *
Kırmızı ette sınıflandırma uygulaması başlar başlamasına da, vatandaşın değil kasaba girecek cesareti, önünden geçecek hali bile kalmadı. Kalite belirleyen harflere gelene kadar...